Geçen günlerde Fenerbahçe Spor Kulübü, kulübün, kulüp başkanı Ali Koç ve yönetim kurulu üyesi Alper Pirşen’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptıkları başvurular hakkında açıklama yayınladı.
Açıklamaya göre, devlet üç başvurucu ile uzlaşmış.
Hürriyet yazarı Tahir Kum, bu gelişme hakkında bir yazı kaleme almış.
Yazıdaki yorum bölümü yanlış, gerçeğe aykırı.
Kum, yazısının son paragrafında aşağıdaki ifadeleri kullanmış:
“Fenerbahçe Kulübü zaten bu davayı para kazanmaktan ziyade kulüpler açısından bir milat olması açısından açmıştı. Kulübün Türkiye Cumhuriyeti’nin prestijine uluslararası alanda zarar vermek gibi bir düşüncesi söz konusu bile olamazdı. Bu nedenle uzlaşma talebini kabul etttiler. İşin ilginç tarafı Fenerbahçe para cezalarını TFF’ye öderken, zararını ve yargılama masraflarını Adalet Bakanlığı’ndan, yani devletten alacak. Bu olay Türk futbolunda bir milat olacak. Artık kulüplere AİHM yolu açıldı. Tahkim Kurulu nihai karar mercii olmaktan çıktı.”
Tahir Kum bu paragrafı kendisi mi yazdı, yoksa bir hukukçu mu yazdırdı bilmiyorum. Umarım kendi cümleleridir. Zira paragrafta ciddi hatalar var.
Yanlışları kısaca açıklayayım.
1) AİHM’ye başvuran ilk spor kulübü Amedspor’dur. AİHM, Amed Sportif Faaliyetler Kulübü Derneği’nin başvurusunda ihlal kararı verdi. Kulüplere AİHM yolunu açan, Amedspor oldu.
2) Taraflar arasındaki uzlaşma, devletin prestijine uluslararası alanda zarar vermiştir. Ancak bunun sorumlusu kulüp ve yöneticiler değil.
Türkiye Cumhuriyeti, TFF Tahkim Kurulu’nun kararları yüzünden tazminat ödeyip duruyor. Amedspor ve futbolcusu Deniz Naki, Galatasaray SK’nın eski yöneticisi Sedat Doğan, Trabzonspor’un eski futbolcusu Ali Rıza ve eski hakem Serkan Akal, hakem İbrahim Tokmak ve Fenerbahçe SK’nın eski yöneticileri Mehmet Şekip Mosturoğlu ile İlhan Yüksel Ekşioğlu’nun başvuruları sonucunda AİHM ihlal kararları vermişti.
Her ne kadar Fenerbahçe SK, kamuoyu açıklamasında, “TFF tarafından, talimat ve düzenlemelerinde kararların gerekçeli verilmesine, kurulların seçim esaslarına, ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin gözetilmesi gereğine ilişkin bir takım güncellemeler ve değişiklikler yapıldığı”nı iddia etse de, söz konusu açıklama eksik.
TFF, mevzuatında değişiklikler yaptı ancak Spor Kulüpleri ve Federasyonları Kanunu kurulların seçim esaslarına dair değişikliği kadük hale getirdi. TFF Statüsü’nde Tahkim Kurulu üyelerinin genel kurul tarafından seçilmesi öngörülürken; TFF Statüsü’nün değiştirilmesinden sonra yürürlüğe giren Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu uyarınca TFF Tahkim Kurulu üyeleri TFF yönetim kurulu tarafından atanacak.
Özetle, aynı tas aynı hamam. AİHM, TFF Tahkim Kurulu üyelerinin TFF yönetim kurulu tarafından atanmasını sakıncalı bulduğunu defalarca açıkladı ancak Gençlik ve Spor Bakanlığı yanlışta ısrar etti. Bakanlığın hazırladığı kanun teklifi TBMM’de kabul edildi.
Türkiye Cumhuriyeti, başvurucularla uzlaşma yoluna giderek, AİHM’nin ihlal kararı vermesini engellemiş olabilir ancak uzlaşma kararı devletin TFF Tahkim Kurulu’nun bağımsız ve tarafsız olmadığını, futbol camiasında görev alan insanların ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini kabul ettiğini gösteriyor.
Madem devlet uzlaşma yoluna gidiyor, neden mevzuatı AİHM içtihatlarına uygun hale getirmiyor?
FENERBAHÇE AİHM’YE DAHA ÖNCE BAŞVURABİLİRDİ
Fenerbahçe SK, yıllar önce AİHM’ye başvurabilir ve Türk sporu, Türk spor hukuku için tarih yazabillirdi.
Kulüp, şike sürecinde Türkiye ve İsviçre’ye karşı AİHM’ye başvurabilirdi.
1) Öncelikle, TFF’nin Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne katılmaktan men etmesine yönelik kararı AİHM’ye taşınabilirdi.
TFF yönetim kurulu, düzgün soruşturma yapmadan, kulübün savunma hakkını yok sayarak kulübü cezalandırmıştı. Kulüp yöneticileri cezalandırılmadan kulübün Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmemesi hukuka aykırıydı. Kulübün adil yargılanma hakkı ihlal edilmişti.
Kulüp, TFF Tahkim Kurulu’nun red kararına karşı AİHM’ye başvurabilir;. TFF Tahkim Kurulu’nun tarafsız ve bağımsız olmadığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürebilirdi.
Bunun yerine, kulüp Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) başvurdu ama kısa süre sonra CAS davasını geri çekti. Dönemin yönetim kurulu üyesi Nihat Özdemir, davayı ülke menfaatleri için geri çektiklerini açıkladı.
Oysa kulüp davasını geri çekmeseydi, CAS görevli olmadığı gerekçesiyle davayı reddedecekti. Zira TFF mevzuatında, TFF’nin kararlarına karşı CAS’a başvurma imkânı veren bir düzenleme yer almıyordu. Hatta, mevzuatta – hiç gerek yokken – TFF kararlarına karşı CAS’a başvurulamayacağı öngörülüyordu.
Bugün de yürürlükte olan ilgili düzenleme aşağıdaki gibidir:
TFF Statüsü md. 64/f. 1, c. 2: ”CAS/TAS, (…) TFF’nin bağımsız ve usulüne uygun olarak oluşturduğu Tahkim Kurulu tarafından alınan kararlar aleyhindeki itirazlara bakamaz.”
2) Kulüp, şike sürecinde UEFA tarafından da cezalandırıldı. Kulüp bu karara karşı CAS’a başvurdu. CAS, kulübe daha fazla ceza verilmesi gerektiğini ancak UEFA tarafından başvuru yapılmadığı için cezanın artırılamayacağını belirterek kulübün itirazını reddetti. Kulüp, İsviçre Federal Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme de iptal davasını reddetti.
Kulüp, İsviçre Federal Mahkemesi’nin red kararından sonra İsviçre’ye karşı AİHM’ye başvurabilirdi ama başvurmadı.
Not: CAS ve İsviçre Federal Mahkemesi’nin 3 Temmuz süreci ile ilgili kararları için tıklayın.
GALATASARAY DA UZLAŞMIŞ
Her ne kadar Türk medyası sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün devletle uzlaştığını haber yapsa da, devletle uzlaşan tek kulüp Fenerbahçe değil.
AİHM, 27 Ekim tarihinde yayınladığı karar ile, Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi’nin (Galatasaray) de devletle uzlaştığını duyurdu.
PFDK, Galatasaray’a, dönemin kulüp başkanı Burak Elmas’ın kulüp sosyal medya hesabı ve kulüp resmi internet sitesinde yer alan açıklamalarında yer alan ifadeler nedeniyle 100.000 TL para cezası vermişti.
Galatasaray da, TFF Tahkim Kurulu’nun itirazı red kararından sonra AİHM’ye başvurmuştu.
AİHM, devlete sorular yöneltmişti.
Anlaşılan, Galatasaray da devletle uzlaşma yoluna gitmiş.
Nedense Galatasaray uzlaşmayı kamuoyunaa duyurmadı. Bunun özel bir sebebi var mı?
DEVLET, DİĞER BAŞVURUCULARLA DA UZLAŞACAK MI?
Devletin Fenerbahçe ve Galatasaray ile uzlaşma yoluna gitmesi, bir hukuk devletinde hukukçuları sevindirebilirdi.
Ama burası Türkiye.
İnsanın aklına kurt düşüyor.
Devletin başvuruculara ne kadar ödeyeceğine bakalım.
Ali Koç ve Fenerbahçe’nin ortak başvurusu için devlet Ali Koç’a 3.902 Avro, Fenerbahçe’ye ise 13.007 Avro tazminat ödemeyi kabul etti. Devlet bu başvuru için Ali Koç ve Fenerbahçe’ye ayrı ayrı 7.800’er Avro ödeyecek.
Alper Pirşen ve Fenerbahçe’nin ortak başvurusunda, devlet Fenerbahçe’ye 10.623 Avro maddi tazminat ödeyecek. Devlet ayrıca her iki başvurucuya 7.800’er manevi tazminat ödemeyi taahhüt etti.
Galatasaray’ın başvurusunda ise, devlet Galatasaray’a 10.241 Avro maddi tazminat ve 7.800 Avro manevi tazminat ödemeyi kabul etti.
Devletin başvurucuların – manevi tazminat dahil – bütün taleplerini kabul etmesi dikkat çekiyor.
Devletin AİHM başvurularında uzlaşmaya gitmesine alışkın değiliz. Pek örneği yok.
Devletin bu kadar cömert olduğunu hiç görmedik.
İster istemez düşünüyoruz: Devlet, TFF Tahkim Kurulu’nun kararlarından mağdur olan ve AİHM’ye başvuran diğer kişilerle de uzlaşma yoluna gidecek mi; yoksa sadece Fenerbahçe ve Galatasaray ile anlaşmakla mı yetinecek?
AİHM’nin Ali Rıza ve Serkan Akal, Amedspor ve Deniz Naki, Sedat Doğan, İbrahim Tokmak ve Mehmet Şekip Mosturoğlu ile İlhan Yüksel Ekşioğlu kararlarının ardından futbol camiasında AiHM’ye başvuru yapılıp yapılmayacağı gündem olmuştu. Özellikle, AİHM’nin İbrahim Toprak kararından sonra, TFF tarafından cezalandırılan hakem ve gözlemciler AİHM’ye başvurmaya başladılar. Serkal Akal kararı ise, klasman düşürülen hakemler için örnek oldu.
Devlet, TFF Tahkim Kurulu kararlarından mağdur olan yeni başvurucular ile uzlaşacak mı? Onların maddi ve manevi zararlarını tam şekilde karşılayacak mı?
Başvurucu büyük bir kulüp veya önemli bir isim değil ise, devletin uzlaşma yoluna başvuracağını zannetmiyorum. Uzlaşmaya yanaşsa bile, uzlaşma teklifi başvurucuların tüm zararlarını tazmin etmeyi kabul etmeyecektir.