Türkiye’de spor kamuoyu iki haftadır Spor Tahkim Mahkemesi‘nin (CAS) kararını tartışıyor.
CAS, Trabzonspor‘un FIFA, Türkiye Futbol Federasyonu ve Fenerbahçe’ye karşı yaptığı başvuruyu reddetti.
CAS, kararını bir basın bülteni ile duyurdu.
Basın bülteninde özetle,
- Fenerbahçe‘nin şike yapması sebebiyle Trabzonspor’un doğrudan, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın şampiyon ilan edilmesini sağlayan bir düzenleme bulunmadığı,
- Trabzonspor‘un sürecin tarafı olmadığı, kurumların verdiği kararlardan doğrudan etkilenmediği; bu sebeple Trabzonspor‘un TFF ve Fenerbahçe‘nin cezalandırılması için FIFA‘ya başvurmasında hukuki yararı olmadığı,
belirtildi.
CAS‘ın basın bülteni yayınlanır yayınlanmaz, kulüplerden karşılıklı açıklamalar geldi.
Fenerbahçe, “alın teri ile kazandıkları 2010-2011 sezonu şampiyonluğunun ‘bir kez daha’ tescillendiğini” açıkladı. Oysa CAS‘ın basın bülteninde bile Fenerbahçe’nin şike faaliyetlerinde bulunduğu ifade edilmişti.
Trabzonspor ise, çok ağır bir açıklama yayınladı.
Trabzonspor, CAS‘ın kararını komik ve hukukla izah edilemez olarak nitelendirdi. Kulüp, “Avrupa futbolunu yönetme iddiasındaki UEFA’nın, dünya futbolunu yönetme iddiasındaki FIFA’nın ve yaşanan adaletsizlikleri ortadan kaldırma iddiasındaki Spor Tahkim Mahkemesi CAS’ın, tarihin en belirgin emek hırsızlığı karşısında tarihi bir sorumluluk üstlenmek yerine asla unutulmayacak bir garabetin öznesi haline geldiklerini” iddia etti.
CAS‘ın basın bülteni pek açık olmadığı için, basın bültenindeki ifadeler tartışılmaya başlandı. Özellikle TFF ve Fenerbahçe‘ye ceza verilmesi talebinin reddi gerekçesi pek mantıklı gelmedi. Bırakalım Trabzonspor’un başvurmasını, CAS‘ın Türkiye’deki şike süreci ile ilgili kararları yayınlandıktan sonra FIFA‘nın re’sen (görevi gereği) Fenerbahçe ve TFF hakkında soruşturma açması ve özellikle TFF‘yi cezalandırması gerekiyordu.
CAS‘ın FIFA Disiplin Talimatı’nı nasıl yorumladığı basın bülteninden anlaşılmıyordu.
CAS‘ın kararındaki detaylar bilinmediği için tartışma havada kaldı. Bir kesim, Trabzonspor yönetimini suçladı. Yönetimin davaya sahip çıkmadığını, bütün taleplerin dilekçeye yazılmadığını ileri sürenler oldu. Hatta işi daha ileri götürüp, taraf ehliyeti olmadığını bile bile CAS‘a başvurulduğunu ve kulübün büyük ekonomik zarara uğratıldığını iddia eden avukatlar ortamı iyice gerdiler.
Birkaç gün geçmeden CAS kararının detayları ortaya çıkmaya başladı.
Önce süreci yakından bilen ve kulübe hukuki destek veren Avukat Hakan Orhan, CAS kararını bir gazete için yorumladı.
YABANCI UZMANDAN TEPKİ
CAS kararı sadece Türkiye’de tartışılmadı. CAS‘ın basın bülteni yurtdışında da tepkiyle karşılandı.
En sert tepki Kanada’dan geldi.
Kanada Spor Hukuku Derneği başkanı, Kanada Futbol Federasyonu eski yönetim kurulu üyesi, spor hukuku profesörü Amélia S. Fouques, önce basın bülteni hakkında tweetler yazdı. Fouques, bir şekilde CAS’ın kararını elde ettikten sonra kararla ilgili çok uzun bir yazı kaleme aldı.
“FIFA, Şikeyle Mücadelede Ciddi mi?” başlıklı yazıda, Fouques, hem FIFA hem de CAS‘ı ağır dille eleştirdi.
Fouques, özetle,
- Dünya futbolunu yöneten ve üyesi federasyonlar için futbolu koruma görevi olan FIFA‘nın görevini ihmal ettiğini, ceza verme yükümlülüğü öngören Talimat hükümlerini uygulamadığını, yolsuz davrandığını, şikeyi neredeyse serbest bıraktığını;
- FIFA Disiplin Talimatı‘nın şike yapanlara ve şikeyle mücadele etmeyi reddeden federasyonlara ceza verilmesini öngören düzenlemelere rağmen, CAS‘ın bu düzenlemelerin FIFA’yı ceza vermeye zorlamadığını iddia etmesinin FIFA‘nın saygınlığını ve güvenirliğine zarar vereceğini; FIFA‘nın kendi mevzuatını uygulamaktan imtina etmesi halinde, FIFA‘nın, kurulma amacını ve FIFA‘nın varlığını tehlike altına sokacağını,
- TFF Süper Lig şampiyonluk kupasının, şike yaptığı CAS kararlarıyla belgelenen Fenerbahçe‘den alınıp Trabzonspor‘a verilmesinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu; bu konuda özel bir düzenleme aranmasının anlaşılmaz olduğunu, zira benzer bir suç olan dopingte doping yapan sporcuların derecelerinin ortadan kaldırılıp onların yerine arkadaki sporcuların getirilmesi ve ödüllerin o sporculara verilmesi için özel düzenleme aranmadığını,
- Şikenin, sporun düşmanı ve karşı takıma saygısızlık olduğunu; şikenin açıkça ortaya çıkmasından sonra federasyonlardan kararlı adımlar beklendiğini,
- CAS‘ın şeffaf davranmadığını, duruşma tarihini bile yayınlamaktan kaçındığını,
- Trabzonspor‘un açık yargılama, duruşma, tanık (özellikle FIFA Disiplin Kurulu başkan ve üyelerini) dinletme taleplerini reddeden CAS‘ın adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini,
- Şikeden mağdur olmuş ve adalet arayan bir kulübün kendisine gelmesi halinde, o kulübe ‘bu işi unut! Paran sende kalsın. Dava 10 yıl sürecek ve kaybedeceksin. Üstelik yargılama masraflarına da sen katlanacaksın‘ diyeceğini,
- FIFA‘nın Disiplin Talimatı’nı değiştirmesi ve şikeden ötürü kusursuz sorumluluk rejimini hayata geçirmesi gerektiğini,
- Trabzonspor‘un hak ettiği adaleti elde etmesini dilediğini; bunun sadece Trabzonspor için değil, futbol ailesi ile birlikte ayrıca temiz oynayan ve sporda ahlakı ve sporcuları koruması beklenen uluslararası federasyonlar tarafından haksızlığa uğratılan sporcular için büyük bir zafer olacağını
yazdı.
Fouques‘un yazısı, spor yönetimi ve spor tahkimi açısından çok önemli. Yabancı hukukçular, spor insanları bu yazıya yorum yapıyor ve yazıyı paylaşıyorlar.
O yazı, Türkiye’de de sosyal medyada paylaşılıyor. Yabancı dil bilmeyen taraftarlar yazının içeriğini öğrenmek için yoğun çaba harcıyorlar. Bazı taraftarlar, Trabzonspor yönetiminin bu yazıyı tercüme ederek yayınlamasını ve hatta Fouques‘u Türkiye’ye davet edip ona konferans verdirmesini önerdiler.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Trabzonspor, CAS‘ın kararına karşı İsviçre Federal Mahkemesi‘nde iptal davası açacaktır. Mahkemeden olumsuz karar çıkarsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne başvurabilir. Bu süreçte Trabzonspor taraftarları da Avrupa’nın dört bir yanında gösteri yapmaya devam edeceklerdir. Dünyaca ünlü, başarılı ve etkili bir spor hukukçusunun Trabzonspor‘a destek vermesi ve Trabzonspor‘dan bağımsız olarak FIFA ve CAS ile uğraşması dünya spor kamuoyunun Trabzonspor davası ile ilgilenmesini sağlayabilir.
Hangi kararı onayacaktı cas,fetöcü terör örgütünün gazeteciyim diye bilinen kalemşörlerinimi ,o örgüte mensup emniyet müdürünümü,yoksa hakimini,savcısını mı?Elle tutulur somut bir hiç birşey bulunmazken fenerbahçeye yapılan bu kumpasın adı şike oldu.Adaletli olarak sonuna kadar araştırılmasından yanayım.Aziz yıldırım sorguya alınırken metristeki koğuşu belliydi(kumpasa bak sen) En az tüm takımlar kadar hatta bir çoğundan daha temiziz.
CAS’ın kararını anlamamışsınız.
Mert Yaşar Bey,
Trabzonspor’un haklı davasına spor severlik adına hukuki kimliğiniz ile destek olduğunuz için çok teşekkür ediyorum.
Amelia S. Foques hanımefendi’nin Trabzonspor kulübü tarafından davet edilip İstanbul’da ve Trabzon’da konuyla alakalı konferanslar vermesi gerektiğini ve basın yoluyla (en azından resmî siteden) yayılmasını sağlanmalı.
Son olarak siz ve adalet arayan tüm spor sevenlerden Allah razı olsun diyorum.
Selam ve dua ile.