Türkiye Futbol Federasyonu, Tayfur Havutçu’yu Milli Takım’da görevlendirdi.
Havutçu’nun geçmişi ve başka kurumlardaki görevleri, TFF’deki görevini şüpheli hale getiriyor.
Spor Tahkim Mahkemesi (CAS), Havutçu’nun 2011 yılında Beşiktaş-İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü arasında oynanan Türkiye Kupası final maçından önce 5 gün boyunca 50 kez telefonla konuşmasını şüpheli buldu (CAS’ın Beşiktaş kararı için bkz. http://jurisprudence.tas-cas.org/Shared%20Documents/3258.pdf)
CAS, kupa maçından sonra görüşmelerin kesilmesini, futbolcuların transfer edilmemesini, dönemin Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören‘in futbolcularla hiçbir zaman ilgilenmediklerine yönelik ifadesini ve Beşiktaş’ın şüpheyi ortadan kaldıracak delilleri ortaya koyamadığını dikkate aldı ve Beşiktaş’ın manipülasyon yaptığı sonucuna vardı. Bu kararın verilmesinde Havutçu da etkili oldu.
Ne ilginçtir ki, zamanında Tayfur Havutçu’yu sahiplenmeyen ve kulübün ceza almasına sebep olan Yıldırım Demirören, bugün Havutçu‘yu Türkiye Futbol Federasyonu‘nda görevlendirdi.
Uluslararası spor yargılama makamlarının şüphe ile yaklaştığı Havutçu’nun TFF’de görevlendirilmesi sadece TFF açısından sorun yaratmakla kalmıyor.
Havutçu ayrıca Profesyonel Futbolcular Derneği’nin yönetim kurulu üyesi.
Bu ilişki iki açıdan sorun çıkarıyor:
1) Dünya Oyuncular Birliği (FIFPro), şikeye karşı yoğun savaş sürdürürken, Havutçu’nun dernek yönetiminde olması derneğin güvenilirliği açısından şüphe doğuruyor.
2) Futbolcuların haklarını gerektiğinde TFF’ye karşı koruması gereken derneğin yönetim kurulu üyesi, TFF’de görev alıyor. Menfaat çatışması meydana geliyor.
Havutçu’nun TFF’de görev alması ileride önemli sorunlar yaratacak.