Önceki yazımda Porto Kulübü ve yöneticilerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurusunu kaleme aldım.
O yazıyı yayınladıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin veritabanını biraz inceledim.
AİHM’nin Türkiye’ye de futbol ile ilgili başvurular hakkında sorular gönderdiğini fark ettim.
1) Hakem Serkan Çınar’ın Başvurusundan İhlal Çıkar
Türkiye Futbol Federasyonu’nda en üst düzeyde maç yöneten hakem Serkan Çınar, klasman düşürülünce AİHM’ye başvurmuş.
AİHM, Türkiye Cumhuriyeti’ne TFF Tahkim Kurulu’nun bağımsız ve tarafsız olmadığını sormuş.
Klasmanların açıklandığı 2019 yılında TFF Tahkim Kurulu’nun yapısı, AİHM’nin Ali Rıza KArarı’nda değerlendirdiği yapı ile aynıydı.
Eğer Serkan Çınar devletle uzlaşma yoluna gitmezse, büyük ihtimalle AİHM ihlal kararı verecektir.
2) Üst Klasman Temsilcisi Adnan Yüksel Gürüz’ün Dosyası Çok İlginç
AİHM, 5 Aralık 2022 tarihinde yayınlanan belgede, Türkiye Cumhuriyeti’ne TFF’nin eski üst klasman temsilcisi Adnan Yüksel Gürüz’ün başvurusunu özetlemiş ve devlete iki soru yöneltmiş.
Bu belgeye göre, üst klasman temsilcisi Adnan Yüksel Gürüz, 16 Haziran 2020 tarihinde oynanan maç ile ilgili temsilci raporunu ve diğer bilgileri Whatsapp grubunda üçüncü kişilerle paylaşmış. Bunun üzerine Gürüz’ün lisansı iptal edilmiş.
Gürüz, iki iddia ile AİHM’ye başvurmuş.
Gürüz öncelikle, TFF kararından mağdur olacak herkesin yaptığı ve yapacağı gibi, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanmadığını iddia etmiş.
Gürüz’ün bu iddiası ciddiye alınacaktır.
AİHM’nin Ali Rıza ve Diğerleri, İbrahim Tokmak, Sedat Doğan, Deniz Naki ve Amedspor ile diğer kararlarından sonra, AİHM TFF Tahkim Kurulu’nun bağımsız ve tarafsız olmadığını tekrarlayacaktır.
Gürüz’ün ikinci iddiası ise çok ilginç.
Gürüz, temsilci raporunu üçüncü kişilerle paylaşmasının ifade özgürlüğü ve haber verme özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini iddia etmiş.
Bu arada Türkiye Futbol Federasyonu’nun Adnan Yüksel Gürüz ile ilgili açıklamaları, TFF bünyesindeki disiplin yargısının ne kadar kötü olduğunu ortaya koymuş.
TFF Hukuk Müşavirliği, “Üst Klasman Temsilcisi YÜKSEL GÜRÜZ’ün “talimatlara aykırı hareketi” nedeniyle Temsilciler Kurulu Talimatı’nın 28. maddesi uyarınca 30.06.2020 tarihinden itibaren tedbirli olarak PFDK’ya sevkine karar verildiğini” açıklamış.
Talimatlara aykırı hareket nedir?
Bu adam ne yapmış?
Neden Gürüz tedbirli olarak PFDK’ya sevk edilmiş?
PFDK ise “Üst Klasman Temsilcisi YÜKSEL GÜRÜZ’ün, Temsilciler Kurulu Talimatı’nın 28/d. maddesi uyarınca LİSANSININ İPTAL EDİLMESİNE karar verildiğini” duyurmuş.
TFF Tahkim Kurulu, “Üst Klasman Temsilcisi Adnan Yüksel Gürüz’ün Temsilciler Kurulu Talimatı’nın 28/d. maddesi uyarınca lisansının iptal edilmesinde sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddi ile cezanın onanmasına karar verildiğini” açıklamış.
PFDK ve TFF Tahkim Kurulu, Gürüz’ün somut olarak ne yaptığını açıklamamış.
İki kurul da sadece Talimat maddesini bildirmekle yetinmiş.
Temsilciler Kurulu Talimatı’na bakayım dedim.
Yeni Talimat Ağustos 2020’de, disiplin suçunun gerçekleştiği günden sonra yayımlanmış. Haliyle bu Talimat Gürüz’ün dosyasına uygulanmadı.
Yine de Ağustos 2020 tarihli Talimat’a baktım.
Talimat’ın 28/d maddesinde, yazılı, görsel, işitsel basın ve internet ortamında TFF, Temsilciler Kurulu, temsilcilik ve hakemlik kurumu ile yaptığı görev hakkında izin almadan görüş beyan eden temsilcinin lisansının iptal edileceği öngörülmüş.
Bu maddede öngörülen disiplin suçlarının cezası çok ağır. Lisans iptali ölçülü değil.
Bir görüşün kapalı grupta paylaşılması ile ulusal medyada yayılması aynı şekilde değerlendirilmemeli.
Gürüz’ün avukatı, Talimat’ın ilgili maddesinin iptali için TFF Tahkim Kurulu’na başvurmuş muydu?
PFDK ve Tahkim Kurulu somut davranışı yazmadığı için Gürüz’ün ne yaptığını öğrenmek mümkün olamazdı.
Oysa hukuk kurulları disiplin suçu teşkil eden davranışları açık şekilde kaleme almalı. Futbol camiası hangi davranışın nasıl nitelendirileceğini öğrenebilmeli.
Talimat, mevzuat tekrarı gerekçe olmaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açıklamasından, Gürüz’ün bir maçın temsilci raporunu ve maçla ilgili diğer bilgileri Whatsapp grubunda üçüncü kişilerle paylaştığını öğreniyoruz.
Gürüz, görevli olduğu maçın mı, yoksa bir başka maçın mı temsilci raporunu paylaştı?
Hangi maç olursa olsun, bir temsilci özel olması gereken raporu yabancılarla hangi saikle paylaşır?
Gürüz’ün paylaştığı maçın özelliği ne idi? Gürüz, “haber yayma özgürlüğü”nden bahsettiğine göre, o maçta ilginç ve kamuoyu ile paylaşılması gereken olaylar gerçekleşmiş olmalı.
O maç o kadar özel olsaydı, Gürüz sadece Whatsapp grubunda paylaşmakla yetinmezdi. Kamuoyunu da bilgilendirirdi. Bilgilendirmesi gerekirdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını çok merak ediyorum.
Bakalım AİHM, haber yayma özgürlüğü iddiasını nasıl değerlendirecek.