spor hukuku

O Yemin Tutmaz(dı)

Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Nisan ayında yürürlüğe girdi.

Bu kanunda hiçbir pratik etkisi olmayacak, sadece cila niteliğinde birçok düzenleme var.

O düzenlemelerden biri Türkiye Futbol Federasyonu’nun ilk derece kurulları ile Tahkim Kurulu üyeleri için getirilen yemin zorunluluğu.

Kanun ile, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik yapıldı.

İl disiplin kurulları hariç ilk derece hukuk kurulları (Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, disiplin kurulları, Kulüp Lisans Kurulu ve Etik Kurulu) başkan ve üyeleri, görevlendirmelerine dair Yönetim Kurulu kararı tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde, görevlerini tarafsızlık ve bağımsızlık içinde yerine getirmelerine engel bir durumlarının olmadığına dair yazılı beyanlarını sunmak ve Yönetim Kurulu üyelerinin huzurunda görevlerini tarafsız ve bağımsız şekilde yerine getireceklerine dair yemin etmek suretiyle görevlerine başlayacaklar.

Tahkim Kurulu başkan ve üyeleri ise, görevlendirmelerine dair Yönetim Kurulu kararı tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde, görevlerini tarafsızlık ve bağımsızlık içinde yerine getirmelerine engel bir durumlarının olmadığına dair yazılı beyanlarını sunmak ve Yönetim Kurulu üyelerinin huzurunda görevlerini tarafsız ve bağımsız şekilde yerine getireceklerine dair yemin etmek suretiyle görevlerine başlayacaklar.

TFF Kanunu’nda yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan ilk derece hukuk kurulları ile Tahkim Kurulu üyelerinin, ilgili maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılacak ilk toplantıda görevlerini tarafsızlık ve bağımsızlık içinde yerine getirmelerine engel bir durumlarının olmadığına dair yazılı beyanlarını sunmaları ve Yönetim Kurulu üyelerinin huzurunda görevlerini tarafsız ve bağımsız şekilde yerine getireceklerine dair yemin etmeleri gerekiyordu.

YEMİN ŞARTI NEREDEN ÇIKTI?

Ne oldu da, onlarca yıldır faaliyet sürdüren kurullar için yemin zorunluluğu getirildi?

Cevap: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM).

AİHM, 2020 yılında verdiği Ali Rıza ve Diğerleri Kararı’nda, TFF Tahkim Kurulu’nun bağımsız ve tarafsız olmadığını belirtti. AİHM, TFF’de ciddi yapısal sorunlar olduğunu, Tahkim Kurulu ile ilgili değişiklikler yapılmasının şart olduğunu, devletin en kısa sürede bu değişiklikleri yapması gerektiğini açıkladı.

AİHM, bu kararında, TFF Tahkim Kurulu üyelerinin göreve başlamadan önce yemin etmemesini bir eksiklik olarak değerlendirdi.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, insan hakları standartlarını yükseltmek amacıyla İnsan Hakları Eylem Planı’nı kamuoyuna açıkladı. Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı genelgesi uyarınca İnsan Hakları Eylem Planı Uygulama Takvimi’ni yayımladı.

Nisan 2021’de yayınlanan takvime göre, Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) 6 ay içinde spor tahkim kurullarının yapısı ve işleyişini AİHM kararlarını da dikkate alarak yeniden düzenlemeliydi.

GSB görevini birkaç açıdan ihmal etti.

Bakanlık, 6 ay içinde yasal düzenleme hazırlamadı; tahkim kurullarının yapısını değiştirmedi.

GSB’nin kaleme aldığı düzenleme ise eksik oldu.

GSB, AİHM’nin kararlarında değinilen hukuka aykırılıkların önemli bölümünü görmezden geldi; sistemde değişiklikten kaçındı.

AİHM, Tahkim Kurulu üyelerinin yönetim kurulu tarafından atanmasını eleştirmişti. TFF, kurul üyelerinin genel kurulda seçilmesine dair statü değişikliği yaptı ama Bakanlık Tahkim Kurulu üyelerinin yönetim kurulu tarafından atanması sistemini yeniden hayata geçirdi.

Tahkim Kurulu üyelerinin yönetim kurulu tarafından atanması garabet iken, kurul üyelerinin kendilerini atayan yönetim kurulu önünde yemin etmesi insanların aklıyla dalga geçmek oluyor.

İnsan Hakları Eylem Planı Uygulama Takvimi’nde ‘spor tahkim kurullarının’ yapısı ve işleyişinin değiştirilmesi görevi öngörülmüştü. Maalesef GSB sadece TFF Tahkim Kurulu ile ilgili değişiklikler yaptı. GSB Tahkim Kurulu’nun yapısı ve işleyişi hakkında dişe dokunur değişiklikler yapılmadı.

Örneğin, TFF Kanunu’nda ilk derece kurulları ve Tahkim Kurulu üyeleri için yemin zorunluluğu getirilmişken, GSB’nin sürekli kurulları olan Tahkim Kurulu, Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu, Merkez Spor Disiplin Kurulu, İl Spor Disiplin Kurulu üyeleri için yemin şartı öngörülmedi.

Eğer sadece Tahkim Kurulu ile sınırlı değerlendirme yapmak gerekirse, TFF Tahkim Kurulu’nun bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamak için öngörülen hukuki düzenlemelerin hiçbiri GSB Tahkim Kurulu’na uygulanmadı.

YEMİN TUTAR MI?

AİHM’nin tahkim kurulunun bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda ‘yemin’ şartını aramasını garipsendi. Dışarıdan bakıldığında bağımsız ve tarafsız olmadığı rahatlıkla fark edilen insanlar yemin edince tarafsız ve bağımsız mı olacaklar?

TFF Tahkim Kurulu’nu ele alalım.

TFF Tahkim Kurulu’nda kulüp başkanlarının özel avukatları, kulüplerin kongre üyeleri yer aldı. Bu kurul üyeleri müvekkillerinin ve üyesi oldukları kulüplerin dosyaları kurul önüne geldiğinde dosyadan çekilmiyorlar. Kurul görüşmelerine katılıyor ve oy veriyorlar. Hatta kulüp üyesi bir akademiyen uzun süre kurulda raportör sıfatıyla görev aldı. Üyesi olduğu kulüple ilgili dosyaları hazırladı, kurulu bilgilendirdi.

Şimdi bu kişiler yemin edince, onlara güvenebilecek miyiz?

GSB TAHKİM KURULU NE OLACAK?

Eğer yemin ile tarafsız ve bağımsız olunabiliyorsa; neden GSB Tahkim Kurulu üyeleri için yemin şartı getirilmedi? Neden bu üyeler yemin etmiyorlar? GSB Tahkim Kurulu’nun özelliği nedir?

Kurul üyelerinin çoğunluğunun hâkim ve savcı kökenli olmaları mı?

Kurulda kamu görevlilerinin de yer alması mı?

Açık söyleyeyim, GSB Tahkim Kurulu üyeleri yemin etsinler ya da etmesinler, hiçbir zaman bağımsız ve tarafsız olamazlar.

Anayasa Mahkemesi’nin haklı olarak belirttiği gibi, “idare içerisinde oluşturulan bu Kurulun, hukuki uyuşmazlıkların tarafların isteği üzerine, bağımsız kişi veya kişiler tarafından çözümlenerek karara bağlandığı ulusal ve uluslar arası tahkim kurulları ile ilgisinin olmadığı açıktır.”

Ne yazık ki hâkim kökenli üyeler bu kurulda görev almaya can atıyorlar. Neden bağımsızlıklarının ve kararlarının hukuka uygunluğunun sorgulandığı bu kurula neden bu kadar meraklı olduklarını anlamak mümkün değil.

GSB Tahkim Kurulu’nun iki üyesini özellikle değerlendirmek gerekiyor.

Önce İlyas İleri’yi tanıyalım.

İlyas İleri, AKP’de önemli bir yere sahip. Diyarbakır’dan milletvekili aday adayı olmuş.

İleri bir süre Türkiye Bocce Bowling ve Dart Federasyonunda İdari İşlerden Sorumlu Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Kaykay Federasyonunda ise kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış.

İleri bugün Türkiye Bocce Bowling Dart Federasyonu Danışma Kurulu başkanı ve Türkiye Futbol Federasyonu yedek yönetim kurulu üyesi.

İnternette İleri’nin Gençlik ve Spor Bakanı danışmanı olduğunu gördüm ancak bu görevi devam ediyor mu bilmiyorum.

İlyas İleri’nin Bakan danışmanlığı görevi devam ediyorsa, İleri’nin GSB Tahkim Kurulu’nda görev alması doğru değil.

İlyas İleri’nin bir federasyonun kurul üyesi iken, o federasyonun kararlarını denetleyecek kurulda yer alması da doğru değil.

Her ihtimalde, İlyas İleri’nin bağımsız ve tarafsız olduğunu kabul etmek mümkün değil.

GSB Tahkim Kurulu’nda bağımsız ve tarafsız olması mümkün olmayan asıl isim Ahmet Can Acaroğlu.

Ahmet Can Acaroğlu’nun birçok sıfatı var.

Ahmet Can Acaroğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü. Ayrıca Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nda başkan vekili ve GSB Tahkim Kurulu’nda raportör üye.

Acaroğlu’nun PFDK üyeliğinin ayrıca tartışılması gerekir ama bu yazıda Acaroğlu’nun GSB Tahkim Kurulu üyeliğini ele almakla yetineceğim.

Ahmet Can Acaroğlu GSB Tahkim Kurulu’nda bağımsız ve tarafsız şekilde hareket edemez. Zira Acaroğlu’nun GSB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü iken, ayrıca GSB Tahkim Kurulu’nda Bakanlıktan bağımsız ve tarafsız olması mümkün değil.

GSB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü, Bakanlığın menfaatlerini korumakla görevli.

Genel Müdür,

  • Bakanlığın taraf olduğu davaların, tahkim yargılamalarının takip edilmesi,
  • Bakanlığın taraf olduğu dava dosyalarına, tahkim yargılamalarına ilişkin hukukî mütalâa taleplerine cevap verilmesi,
  • Dava dosyalarına ve tahkim yargılamalarına ilişkin bilgi, belge ve görüş talep yazılarının hazırlanması ve takip edilmesi,
  • Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan mevzuat taslaklarını, Bakanlık ilgili birimlerinin görüşlerini de aldıktan sonra inceleyip Bakanlık görüşünün oluşturulması,

gibi görevlerin yürütülmesinden sorumlu.

Peki sorun nerede?

GSB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü’nün ayrıca Tahkim Kurulu üyesi şapkasını takması birkaç açıdan sorunlu.

Merkez Spor Disiplin Kurulu kararlarına karşı GSB Tahkim Kurulu’na başvuruluyor. Bakanlık, tahkim yargılamasında taraf oluyor.

Bakanlığı tahkim yargılamasında temsil etmesi gereken şahıs, ilgili tahkim yargılamasında ayrıca kurul üyeliğini üstleniyor. Diğer bir deyişle, bakanlığı korumakla görevli kişi, bakanlığın taraf olduğu uyuşmazlıkta karar veriyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

Diğer bir sakınca ise, spor federasyonlarının genel düzenleyici işlemlerine karşı itirazlarda karşımıza çıkıyor.

Spor federasyonlarının talimatları, spor federasyonlarının yönetim kurulları tarafından hazırlanıp Gençlik ve Spor Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık onay verirse, Talimat Bakanlığın internet sitesinde yayımlanarak yürürlüğe giriyor.

Peki Bakanlığı temsilen kim federasyon talimatlarını inceliyor?

Cevap: Gençlik ve Spor Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

Genel müdürün denetiminde yapılan inceleme sonucunda hukuka uygun olduğu kanaatiyle onaylanan federasyon talimatının hukuka aykırı olduğunu iddia edenler hangi kuruma başvuracak?

Cevap: GSB Tahkim Kurulu.

Öyle bir sistem kurmuşlar ki, federasyon talimatını hukuka uygun bulan şahıs, ayrıca talimatın iptali talebini değerlendiriyor.

Bu, ihsas-ı rey değil de nedir?

Federasyon talimatlarını hukuka uygun bulup yayınlatan genel müdür, iptal başvurusunda düzenleyici işlemin hukuka aykırı olduğunu kabul eder mi? Olur da kabul ederse, federasyon “siz bu talimatı hukuka uygun buldunuz ki yayımlandı?” demez mi?

Yakın tarihli bir örnek vereyim.

Türkiye Yelken Federasyonu, Disiplin Talimatı’nı değiştirdi. Yeni Disiplin Talimatı hem federasyonun hem de Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün “federasyon mevzuatları” bölümünde yayımlandı.

Yeni Talimat’ta sporcular için kusursuz sorumluluk hali öngörülmüş.

Sporcunun taraftarları çirkin ve kötü tezahüratta bulunurlarsa sporcu ihtar veya on beş günden iki aya kadar yarıştan men veya aynı süre ile hak mahrumiyetei cezası ile cezalandırılabilecek. Bazı hallerde ceza bir katı oranında artırılabilecek. Sporcuya ayrıca ödüllerin iadesi, lisansın iptali, sürekli hak mahrumiyeti ve para cezası da verilebilecek.

Bu düzenlemenin dünyada örneği yok.

Futbolda, basketbolda taraftar davranışlarından ötürü kulüplere ceza verilebiliyor. Ancak sporculara ceza verilmiyor. Verilemez.

Kulüplerin taraftarların fiilleri sebebiyle kusursuz sorumlu olması, kulüplerin organizasyonu üstlenmesi ile gerekçelendiriliyor. Oysa sporcuların böyle bir görevi ve yetkisi yok.

Üstelik Türkiye Yelken Federasyonu’nun sorumlu olduğu spor branşlarını dikkate alırsak, sporcular nasıl taraftarlarının (o da nasıl tespit edilecekse?) fiillerinden sorumlu tutulabilir?

Sporcu suda iken, hatta kıyıdan yüzlerce metre uzakta iken karadaki kişilerin davranışlarından haberdar olabilir mi? Sporcu bu kişilere müdahale edebilir mi?

Türkiye Yelken Federasyonu’nun sporcular ile ilgili kaleme aldığı kusursuz sorumluluk düzenlemesi hukuka aykırıdır.

Peki bu düzenleme GSB Tahkim Kurulu’nun önüne gelseydi, GSB Tahkim Kurulu düzenlemeyi iptal edecek miydi?

Türkiye Yelken Federasyonu’nun Disiplin Talimatı’nı Genel Müdür sıfatıyla hukuka uygun bulan Acaroğlu, Tahkim Kurulu üyesi sıfatıyla ne yönde karar verecekti?

Yukarıda sadece iki ihtimali yazdım. GSB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü’nün GSB Tahkim Kurulu’nda görev almasının sakıncaları çoğaltılabilir; ihtimaller artırılabilir.

Sırf iki ihtimal bile Ahmet Can Acaroğlu’nun GSB Tahkim Kurulu’nda bağımsız ve tarafsız hareket edemeyeceğini ortaya koyuyor.

Özetle, GSB Tahkim Kurulu’nun bazı üyeleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve spor federasyonları bünyesinde üstlendikleri görevler gereği Tahkim Kurulu’nda bağımsız ve tarafsız olamazlar.

GSB Tahkim Kurulu üyeleri için yemin şartı yok. Olsa, ne değişirdi?

Menfaat çatışmaları bu kadar açık iken, bu üyeler yemin etseler ne olur? Yeminleri kabul olur mu? Biz onların yeminlerine güvenebilir miyiz?

İlyas İleri ne yapar bilemem. Kendisine yakıştırıyorsa, göreve devam edebilir.

Ahmet Can Acaroğlu ise muhakkak istifa etmelidir.

Merkez Spor Disiplin Kurulu’nun kararlarının iptali için yapılacak başvurularda Acaroğlu’nun yargılamada görev alması, adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. Eğer ceza alanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvururlarsa, AİHM mutlaka ihlal kararı verecektir.

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: