Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, Ocak 2020’de, trafik kazasında ağır yaralanan ve spor hayatı biten bir gencin sigorta şirketine açtığı davayı “arabuluculuğa başvurulmadığı” gerekçesiyle usulden reddetti.
Mahkemenin red kararı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu‘na dayanıyor.
Kanunun “dava şartı arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda. Kanunda arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği öngörülmüş.
Sigorta şirketinin taraf olduğu davalar ticari dava olarak kabul ediliyor. Sigorta şirketine dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerekiyor. Arabulucuya başvurulmadan açılan tazminat davaları usulden reddediliyor.
Kanunun bu düzenlemesi pratik değil. Usul ekonomisi ilkesine aykırı.
Kanunun değiştirilmesi ve kanuna “arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması halinde, mahkemenin davacıya en az bir aylık kesin süre vereceği ve bu süre içinde anlaşma sağlanamazsa, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, aksi halde davanın usulden reddedileceği“ne dair bir hükmün eklenmesi gerekiyor.
İlk derece mahkemesinin kararını örnek olması için paylaşıyorum:
“T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/11 Esas
KARAR NO : 2020/26
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas ve ….. Karar numaralı ve 08/10/2019 tarihli gerekçeli kararı ile Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğuna dair karar verildiği, ilgili kararın 02/01/2020 tarihinde kesinleştiği, Davacı vekilinin talebi üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmek üzere tevzi bürosuna teslim edildiği ve yapılan 06/01/2020 tarihli tevzi sonucunda mahkememizin ….. Esas sayısını almıştır.
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 14/03/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ….. plakalı araç sürücüsü …..’ın karşıdan karşıya geçmek için kaldırımdan inmek üzere olan müvekkili çocuk ….’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, çarpmanın şiddetiyle müvekkilinin yaya geçidi ve trafik ışıklarının yaklaşık 10 metre uzağına fırlatıldığını ve şuurunu yitirdiğini, hayati tehlikesi bulunduğuna dair genel adli muayene raporu düzenlendiğini, acil müdahale sonrasında yoğun bakım ünitesinde kaldığını, kafatası, kalça kemiği ve vücudundaki muhtelif kırıklar sebebiyle ameliyat geçirdiğini, kırık kemiklerin temizlenerek kalça kemiğine platin takıldığını, elmacık kemiğindeki kırıklar sebebiyle yüzünde asimetrik bozukluk kaldığını, bir bacağının 2 cm kısaldığını, okulun basketbol takımında olan müvekkilinin kazadan sonra spor hayatının sona erdiğini, eğitiminden geri kaldığını, fizik tedavinin müvekkilinin gelişim süreci tamamlanana kadar devam etmesinin tavsiye edildiğini, ancak maddi imkansızlıklar sebebiyle ulaşımda yaşanan güçlükten tedavi sürecinin aktif tamamlanamadığını, gelişim süreci tamamlandıktan sonra muhtemel ameliyatlar olması gerektiğini, tüm ailenin psikolojik olarak kazanın olumsuz etkilerini yaşadığını, manevi olarak büyük zarara uğradıklarını belirterek, kaza sonucu oluşan zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …… Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk şartını yerine getirmediğini, davanın ticari dava olması nedeniyle görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının sigorta kuruluşuna zorunlu belgeleri sunmadan doğrudan dava yoluna gitmesinin davanın usulden reddini gerektirdiğini, maddi ve manevi tazminat talebinden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dosyanın incelenmesinde; 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı kanunun 20.maddesinde açıklandığı üzere, “………ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” ve aynı kanunun 23.maddesinin 2.fıkrasında “…….arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” denildiğinden davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada arabulucuya başvurma dava şartı gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
3- Alınması gereken 54,40 TL karar harcının 1.050,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 995,87-TL’ nin harcın talep halinde davacıya iadesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi ve İİK 263. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 14/01/2020
Katip …
E-imzalıdır.
Hakim ….
E-imzalıdır.”