mevzuat spor hukuku

Kulüplere Bağlı Profesyonel Sporcular, İşçidir

Kulüp bünyesinde çalışan profesyonel sporcu, işçidir. Ücret alacağı ve diğer talepleri için iş mahkemesi görevlidir. İş mahkemesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmalıdır.

Geçen gün bir meslektaşımın “sporcu alacaklarınının tahsili” ile ilgili yazısını okudum. Yazısında çeşitli yollardan bahsettikten sonra, dava yoluna gidilmesi tercih edilirse, sporcu işçi sayılmadığı için davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması gerektiğini savunmuş.

Bu hataya sık sık şahit oluyorum.

Sporcunun niteliği ve sporcu alacaklarının taleplerinde görevli mahkemenin tespiti konusunda iki büyük hata yapılıyor.

KULÜPLERE BAĞLI ÇALIŞAN PROFESYONEL SPORCULAR İŞÇİDİR

Bazı hukukçularımız, profesyonel sporcu ile kulübü arasındaki sözleşmeyi yanlış değerlendiriyorlar.

Geçen sene bir radyo programına katılan bir spor hukukçusu “basketbolcular, voleybolcular işçi olarak değerlendirilir ancak futbolcular işçi değildir. Milyonlarca TL kazanan işçi gördünüz mü?” demişti.

Bu, çok vahim bir yanlış.

Bir sözleşmeyi nitelendirirken, tarafların ne kadar para kazandığına bakılmaz. Taraflar arasındaki ilişki dikkate alınır. Üstelik çok para kazanan sporcu, işçi değil ise; az para kazanan sporcu mu işçi olacak? İkisi de profesyonel sporcu! Ayrıca bugün voleybolcular, basketbolcular da çok para kazanıyorlar. Ücret karşılığı çalışan sporcuları liglerine ve branşlarına göre mi sınıflandıracağız?

Türk Borçlar Kanunu‘nda genel hizmet sözleşmesinin tanımı açıkça verilmiş: “Genel hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”

Kanundaki tanım, profesyonel sporcu ile kulübü arasındaki ilişkiyi tanımlıyor. Taraflar arasında hiyerarşik ilişki var. Sporcu, kulübe bağımlı faaliyet gösteriyor. Sporcu, kulübün talimatları doğrultusunda antrenmanlara katılmak ve görev verilirse, maçlara çıkmak zorunda. Taraflar arasında belirli süreli iş görme sözleşmesi var. Sporcu, bu faaliyetleri karşısında ücrete hak kazanıyor.

Bütün hukuk sistemleri profesyonel sporcu ile kulübü arasındaki sözleşmeyi hizmet sözleşmesi olarak nitelendiriyor ve sporcuyu işçi olarak kabul ediyor. Sadece bazı Türk spor hukukçuları, kulübe bağlı çalışan profesyonel sporcunun işçi olmadığını iddia ediyorlar.

Hukuk fakültesinde üçüncü sınıfı bitirmiş hiçbir öğrenci böyle hata yapmaz. Yapmamalı.

Yeri gelmişken, bir yanlışa daha değineyim. Spor branşının profesyonel olması başka, sporcunun profesyonel olması ise bambaşka bir konu. Bir spor dalının profesyonel olup olmayacağına Gençlik ve Spor Bakanlığı karar veriyor. Ancak bugün profesyonel olmayan spor dallarında binlerce profesyonel sporcu var. Bu sporcular kulüplerinde ücret karşılığı çalışıyorlar. Maalesef bazı hukukçular, “profesyonel olmayan dallarda faaliyet gösteren kulüpler ile onların ücret verdiği sporcular arasındaki sözleşmenin hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceğini, hizmet sözleşmesi olsa bile, bu sözleşmenin kanuna aykırılık nedeniyle kesin hükümsüz olduğunu” iddia ediyorlar. Hukuken savunulması mümkün olmayan bu görüşü ciddiye almak mümkün değil. Üstelik hizmet sözleşmesinin varlığını kabul edip, bunun kesin hükümsüz olduğunu iddia edenler, Türk Borçlar Kanunu’nun açık hükmünü göz ardı ediyorlar: “Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır. Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.

İŞ KANUNUNA TABİ OLMAYAN YÜZBİNLERCE İŞÇİ VAR

Sporcuları işçi olarak değerlendirmeyen hukukçular ayrıca İş Kanunu‘na dayanıyorlar. Bu hukukçular, İş Kanunu’na tabi olmayan sporcuların işçi olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürüyorlar.

Bu asla kabul edilemeyecek, fahiş bir hata.

İş Kanunu’nda, kanunun uygulanmayacağı iş ve iş ilişkileri belirtiliyor. İş Kanunu, sporcular hakkında uygulanmıyor.

Bazı hukukçuların iddiasının aksine, İş Kanunu’na tabi olmak, işçi sıfatının kazanılması için tek ve mutlak ölçüt değil. İş Kanunu’na tabi olmayıp başka kanunlara (5953 sayılı Kanun, 854 sayılı Kanun) ve genel olarak Türk Borçlar Kanunu‘na tabi yüzbinlerce işçi var. Bu işçiler de sosyal güvenlik sistemine tabiler. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı bunlara da uygulanıyor. Bu işçiler de sendika kurabiliyorlar.

O hukukçulara sormak gerekir: İş Kanunu’na tabi olmayan ancak Türk Borçlar Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca bir işverene bağlı çalışan kişiler işçi değil ise, bu kişilerin sıfatı nedir? Taraflar arasındaki sözleşme nasıl değerlendirilmelidir?

PROFESYONEL SPORCU İLE KULÜP ARASINDAKİ UYUŞMAZLIKLARDA GÖREVLİ MAHKEME, İŞ MAHKEMESİDİR

Sporcu sözleşmeleri ile ilgili ikinci hata ise, görevli mahkemenin tespitinde yapılıyor.

Bazı spor hukukçuları, İş Kanununa tabi olmayan sporcu sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu iddia ediyorlar.

Bu da çok vahim bir hata. Kanunun açık hükmüne rağmen böyle bir iddiada bulunulması düşündürücü.

Geçen sene yürürlüğe giren İş Mahkemeleri Kanunu‘na göre, Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere İş Mahkemeleri bakmakla görevli.

Kanunda açıkça Türk Borçlar Kanunu’na tabi hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar için iş mahkemeleri görevli kılınmışken, hukukçuların asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu iddia etmeleri çok ilginç.

Özellikle profesyonel sporcuların, vekillerinin dikkat etmeleri gereken bir hususu hatırlatmak isterim. Kulübe karşı iş mahkemesinde dava açılmadan önce, arabuluculuğa başvurulmalı. Kanuna, bireysel iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenleniyor. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamazsa,  taraflar ve arabulucu tarafından imzalanmış son tutanağın dava dilekçesine eklenmesi gerekiyor.

ÖZET

Bir kulübe bağlı çalışan profesyonel sporcu ile kulüp arasında hizmet sözleşmesi bulunmaktadır. Sporcu, işçi; kulüp ise işverendir.

Kulüp ile profesyonel sporcu arasında doğacak uyuşmazlıklarda ise iş mahkemesi görevlidir.

İş mahkemesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmalıdır.

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: