Güreşçi Ferhat Binici, numunesinde yasaklı madde bulunması sebebiyle cezalandırılınca soluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde almış.

28 Mart 2017 tarihinde, Türkiye Güreş Federasyonu Disiplin Kurulu (“Disiplin Kurulu”), doping etkili ilaç kullandığı gerekçesiyle sporcuya iki yıl hak mahrumiyeti cezası vermiş.

Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu’nun 13 Temmuz 2017 tarihinde yaptığı itiraz üzerine TGF Disiplin Kurulu 5 Ekim 2017 tarihinde söz konusu kararı yeniden inceleyerek cezasının süresini dört yıla çıkarmış.

Binici, bu karara karşı Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kurulu’na başvurmuş. GSB Tahkim Kurulu 11 Eylül 2019 tarihinde sporcunun itirazını kesin olarak reddetmiş.

Ferhat Binici, 09 Mart 2020 tarihinde, GSB Tahkim Kurulu’nun kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş.

Binici, aşağıdaki iddiaları ileri sürmüş:

1) GSB Tahkim Kurulu önündeki yargılama bağımsızlık ve tarafsızlık şartlarını karşılamadı ve gerekçeli karar hakkı ihlal edildi.

2) GSB Tahkim Kurulu kararına karşı bir iç hukuk yolu bulunmuyor. Bu sebeple, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildi.

3) Sporcuya uygulanan yaptırım, sporcunun özel hayatına saygı hakkını ihlal etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Binici’nin başvurusunu ciddi bulmuş ve devlete sorular göndermiş.

AİHM’nin soruları aşağıdaki gibidir.

1) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 1. fıkrası, medeni haklara ilişkin yönüyle, somut olayda yapılan yargılama için uygulanabilir miydi? (Bkz. Ali Rıza ve Diğerleri / Türkiye, 30226/10 ve diğer 4 başvuru, §§ 155-161, 28 Ocak 2020)

2) Eğer öyleyse, başvurucu, Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası uyarınca medeni haklarının belirlenmesine ilişkin yargılamada adil bir duruşma yapma hakkına sahip olmuş mudur?

Bu bağlamda:

(i) Spor uyuşmazlıklarının kendine özgü doğası göz önüne alındığında, Tahkim Kurulu, Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası anlamında bir “mahkeme” olarak kabul edilebilir mi? (Bkz. kıyasen Ali Rıza ve Diğerleri, yukarıda anılan, §§ 171-181)

Eğer edilebilirse, Tahkim Kurulu, Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası kapsamında gerekli olan bağımsızlık ve tarafsızlık şartlarını taşımakta mıdır? (Aynı karar, §§ 194-200)

(ii) Tahkim Kurulu’nun, Sözleşme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası kapsamında “bağımsız ve tarafsız bir mahkeme” olarak kabul edilemeyeceği varsayıldığında, başvurucunun Tahkim Kurulu kararını iç hukukta dava konusu edememesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş midir? (Bkz. genel olarak Ramos Nunes de Carvalho e Sá / Portekiz [BD], 55391/13 ve diğer 2 başvuru, §§ 176-186, 6 Kasım 2018 ve Zubac / Hırvatistan [BD], 40160/12, §§ 76-79, 5 Nisan 2018)

(iii) Tahkim Kurulu’nun “bağımsız ve tarafsız bir mahkeme” olduğu varsayıldığında, söz konusu kararlarında başvurucunun ileri sürdüğü iddialara ilişkin yeterli gerekçe bulunmakta mıdır? (Bkz. örn. Alonso Saura / İspanya, 18326/19, §§ 34-35, 8 Haziran 2023)

3. Sözleşme’nin 8. maddesi anlamında, başvurucuya uygulanan yaptırım nedeniyle özel hayatına saygı hakkına müdahale edilmiş midir? Edilmişse, bu müdahale kanunla öngörülmüş müdür ve Sözleşme’nin 8. maddesinin 2. fıkrası anlamında gerekli midir? (Bkz. Denisov / Ukrayna [BD], 76639/11, §§ 115-117, 25 Eylül 2018)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, devlete gönderdiği sorularda Ferhat Binici’nin başvurusundaki bütün ihlal iddialarına yer verdi mi bilmiyorum.

Eğer AİHM tüm iddiaları yazmışsa, Bilici eksik başvuru yapmış.

Bilici başka insan hakları ihlallerini de ileri sürebilirdi.

Detaya girmeden, olası iddiaları yazayım:

– Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu kanunla kurulmadı. TDMK’ya doping testi yapma, sonuçları değerlendirme, tedbir kararı verme, ceza isteme, federasyon disiplin soruşturmasına katılma, federasyon kararlarına federasyon ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kurulu nezdinde itiraz etme yetkisi verilmedi.

– TDMK’nın tüzel kişiliği yok.

– TDMK’nın tüzel kişiliği olmadığı için, onun çıkardığı Türkiye Dopingle Mücadele Talimatı yok hükmünde.

– TDMK’nın tercüme etmeden uyguladığı WADA Uluslararası Standartlar metinleri Türkiye’de yürürlükte değil. WADA Kodu ve standartları kanun, yönetmelik veya bir diğer yasal düzenleme ile iç hukuka geçirilmeden Türkiye’de uygulanamaz.

– Spor federasyonları, TDMK’nın itirazına göre karar değiştiremez.

– Gençlik ve Spor Bakanlığı Tahkim Kurulu, başvurudan yaklaşık 11 ay sonra karar vermiş. Oysa GSB Tahkim Kurulu üç ay içinde karar vermeli. Uzun yargılama sebebiyle adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş.

Maalesef Türkiye’de spor hukuku alanında çalışan birçok avukat ceza hukuku, insan hakları, ceza yargılaması, disiplin yargılaması hakkında bilgi sahibi değiller.

Birçok avukat Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını bilmiyor.

Çoğu avukat doping hukuku konusunda bilgisiz.

Avukatlar WADA Kodu ve uluslararası standartların niteliği, bunların ne zaman iç hukukun parçası olacağı konusunda uluslararası hukuk düzenlemelerinden bihaber.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fransız Devlet Konseyi (Danıştay), Fransa Anayasa Konseyi (Anayasa Mahkemesi) gibi uluslararası ve ulusal mahkemelerin doping mevzuatı ile ilgili kararlarını, bunların Türk hukukuna yansımalarını bilen yok.

İdare hukuku, dernekler hukuku da hak getire! Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu’nun yetkisini kabul ediyorlar. Oysa TDMK’nın ne olduğu belli değil. Yasal temeli yok. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi kafa kafaya vermiş, Türk hukukunda yeri olmayan, TMOK bünyesinde bir komisyon kurmuş. Komisyon içinde yönetim kurulu yaratmış. Tüzel kişiliği olmayan bir şeye Bakanlığın bütçe vermesi öngörülmüş. Tüzel kişiliği olmayan, ne idüğü belirsiz TDMK’nın talimatı ve işlemleri yok hükmünde.

Türkiye’de doping hukuku önemsenmiyor. Avukatları yetiştirmesi beklenen Türkiye Barolar Birliği Spor Hukuku Komisyonu ile baroların spor hukuku komisyonları doping ile ilgili paneller düzenliyor ama uygulama konusunda bilgili, sistemi eleştirecek ve hukuka aykırılıkları ortaya koyacak avukatlar yerine Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın hukukçularını ve TDMK yetkililerini tercih ediyorlar. Sistemin adamları sistemi savunuyorlar.

(Özellikle “adamlar” yazdım. Bugüne kadar Bakanlığın ve TDMK’nın bu toplantılar için kadın hukukçu görevlendirdiğini görmedim.)

Maalesef birçok sporcu ve antrenör doping hukuku, idare hukuku, kişiler hukuku, disiplin hukuku ve insan hakları bilmeyen avukatlar yüzünden mağdur oluyorlar.

Mağduriyetten kastım, doping ihlali yapmamış olanların cezalandırılması değil. İnsan hakları ihlal edilen kişilerden bahsediyorum.

Bu kişiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalılar. AİHM’nin özellikle doping ile ilgili öyle bir kararı var ki, o karardaki ilkeler Türkiye’ye uygulansa ne TDMK kalır, ne de TMOK!

Yorumunuzu Paylaşın

SON YAZILAR