spor hukuku

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Antrenör Eğitimi Yönetmeliği’nin Bir Maddesi Hakkında Yürütmeyi Durdurma Kararı Verdi

Spor Bilimleri Derneği‘nin Instagram hesabında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu‘nun (DİDDK) bir kararı paylaşıldı.

Dernek başkanı Mehmet Günay, kararı aşağıdaki açıklama ile duyurdu:

Spor Bilimleri Camiasına duyurulur

Gençlik ve spor bakanlığının son çıkarmış olduğu antrenör eğitim yönetmeliğine derneğimizce yapılan itiraz haklı bulunmuş olup Yargı haklı olduğumuz davamızda sonunda adil bir karar vermiştir. Yönetmeliğin bazı maddeleri hakkında yürütmenin durdurulması yönünde karar veren mahkeme, mezunlarımızın antrenörlük belgesi almalarının önünde, adeta dört yıllık eğitimi yok sayan bir uygulama sınavı şartı koyan 20. maddeye yönelik itirazımızın reddi ile ilgili mahkeme kararını geçersiz saymıştır. Bu büyük bir başarıdır. Ancak henüz hersey bitmiş değildir. Yönetmeliğin tekrardan ele alınması gerekecektir. Mücadele devam edecektir. ilgili mahkeme kararı ekte sunulmuştur.

Öğretim elamanı, öğrenci ve mezunlarımıza duyurulması hususunda gereğini arz ederim .

Prof. Dr. Mehmet GÜNAY

Sayın Günay’ın açıklamasının ardından, açıklamada değinilen kararı okudum.

Kararı aşağıda paylaşacağım.

Kararı okuduğumda, derneğin açıklamasına şaşırdım.

Derneğin açıklaması ile yargı kararı uyumlu değil.

Derneğin açıklamasında, “dört yıllık eğitimi yok sayan bir uygulama sınavı şartı koyan 20. maddeye yönelik itirazımızın reddi ile ilgili mahkeme kararını geçersiz saymıştır. Bu büyük bir başarıdır” ifadelerine yer verilmiş.

Oysa DİDDK, yönetmeliğin 20’nci maddesine ilişkin itirazı değerlendirirken, derneğin itirazını hukuka uygun bulmadı. Herhangi bir başarı söz konusu değil.

DİDDK, Spor Bilimleri Derneği’nin dilekçesi ile talepleri arasında uyumsuzluk olduğunu, bu uyumsuzluğun davanın dilekçesinin reddedilerek giderilmesi gerektiğini, ancak Danıştay 10’uncu Dairesinin dilekçeyi reddetmek yerine yönetmeliğin 20’nci maddenin 1’inci fıkrasının (a) bendi ile sınırlı olarak hukuka uygunluk denetimi yaptığını, hukuka aykırılık denetiminin maddenin tamamı yönünden yapılması gerektiğini ifade etmiş.

Belki Danıştay 10. Dairesi, yönetmeliğin 20’nci maddesinin tamamı üzerinde hukuka uygunluk denetimi yapınca, ilgili düzenlemeyi hukuka aykırı bulacaktır. İşte o zaman, derneğin haklı olduğunu söyleyebiliriz.

DİDDK, derneğin başka bir maddeyle ilgili yürütmenin durdurulması talebini kabul etti.

DİDDK, yurt dışından alınan antrenörlük belgelerine yönelik denklik işlemlerinin gerçekleştirilmesi için objektif koşullar konulduktan sonra, idareye içeriği belirsiz ve keyfiliğe yol açabilecek şekilde takdir yetkisinin tanındığı, dolayısıyla iptali istenen “takdiren” ibaresinin hukuki belirlilik ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, Antrenör Eğitim Yönetmeliği‘nin 25’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Bu da önemli bir kazanımdır.

Spor Bilimleri Derneği‘nin, üyelerini ve sektörü korumak için iptal davası açması spor sektöründe faaliyet gösteren tüm dernek, vakıf ve diğer örgülenmelere örnek olmalı.

Sporcu, antrenör, hakem dernekleri kurulmalı. Bu dernekler, ilgili oldukları federasyonun, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kararlarını yargı önüne taşımalı.

Spor Bilimleri Derneği yönetimini tebrik ediyor, zorlu yargı sürecinde başarılar diliyorum.

. . . .

İlgili karar aşağıdadır:

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERi KURULU

YD İtiraz No : 2021/220

İTİRAZ EDEN (DAVACI): Spor Bilimleri Derneği

KARŞI TARAF (DAVALI): Gençlik ve Spor Bakanlığı

İSTEMİN KONUSU: 14/12/2019 tarih ve 30978 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Antrenör Eğitimi Yönetmellği”nin 20., 21. ve 23. maddelerinin tamamı ile 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin 18/11/2020 tarih ve E:2020/1094 sayılı karara, davacı itiraz etmekle ve yürütmenin durdurulmasını istemektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan hükümle. üniversitelerin antrenör eğilimi bölümlerinden mezun olanların kıdemli antrenörlük belgesi alabilmeleri için tekrar bir uygulama eğitimi ve sınavına tabi tutuldukları: aynı Yönetmeliğin 23. maddesinde, spor lisesinden mezun olanlara doğrudan doğruya yardımcı antrenör belgesi alma imkanının sunulduğu; bu haliyle dava konusu düzenlemelerin hukuka, hakkaniyete ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu: nitekim lise mezunlarına hak veren dava konusu Yönetmeliğin daha nitelikli eğitim alan lisans mezunların haklarını engellediği; dava konusu Yönetmelik’ten evvel yürürlükte bulunan Antrenör Eğitimi Yönetmeliği’nin 20. maddesinde beden eğitimi ve spor alanındaki lisans mezunlarına 1. kademe antrenörlük belgesini alma imkanının sunulduğu: oysa dava konusu Yönetmelikte bu imkanın lisans mezunlarına tanınmadığı; bu durumun üniversitelerin beden eğitimi ve spor bölümlerinde eğitim gören lisans mezuntarının haklı beklentilerinin ihlali anlamını taşıdığı: dava konusu Yönetmeliğin 25. Maddesinde, yurt dışından alınan antrenörlük belgesine denklik tanınması ile ilgili usul ve esasların düzenlendiği: anılan hükümde idareye tanınan takdir yetkisinin keyfiliğe sebebiyet verebilecek nitelikte olduğu: itiraza konu Daire kararında, dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 25. maddesinde yer alan “takdiren” ibaresi yönünden inceleme yapıldığı; oysa anılan maddelerin tamamı yönünden inceleme yapılmasının gerektiği ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ MEHMET CELAL UZUNKAYA’NIN DÜŞÜNCESİ: Davacı tarafından dava dilekçesinin sonuç kısmında, dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin tamamının iptali ve yürütmesinin durdurulması istenmiş, ancak itirazen incelenen Daire kararında, davacının ileri sürdüğü hukuka aykırılık sebepleri gözetilerek 20. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine hasren inceleme gerçekleştirilmiştir. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, idari yargılama usulünde, re’sen araştırma ilkesi hakimdir. Buna göre, idari yargı mercileri tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalara bağlı kalmaksızın, talep sonucunda belirtilen istem ile ilgili hukuka uygunluk denetim yapmalıdır. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta, dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin tamamı yönünden inceleme yapılması gerekirken, Daire kararında 20. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine hasren inceleme yapıldığı anlaşıldığından, anılan hüküm yönünden itirazın kabulü ile yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın Dairesine gönderilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Öte yandan, yurt dışından alınan antrenörlük belgelerine yönelik denklik verilmesi bakımından objektif koşullar  öngörüldükten sonra, davalı Bakanlığa geniş takdir imkanı sunan dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresinin hukuki denetimi engelleyecek ve keyfiliğe yol açacak nitelikte olduğu, bu haliyle hukuki belirlilik ilkesi ile bağdaşmadığı sonucuna varıldığından, anılan ibare yönünden itirazın kabulü ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MiLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında, idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.

Dava konusu Yönetmeliğin dayanaklarından birini teşkil eden 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanun’un ek 9. maddesinin 17. fıkrasında, “Federasyonlar; sporcu, antrenör, hakem ve benzeri spor elemanları ile spor kulüplerine ve sponsorluklara ait istatistiki bilgileri üç ayda bir Gençlik ve Spor Bakanlığına göndermek zorundadırlar. Federasyonlar, Gençlik ve Spor Bakanlığınca ile uluslararası federasyonların belirlediği eğitim kriterlerine uygun olarak işbirliği içerisinde antrenör, hakem ve benzeri diğer spor elemanlarını yetiştirirler.” hükmüne; anılan Yönetmeliğin dayanaklarından bir diğeri olan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 189. maddesinin Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerinin sayıldığı 1. fıkrasının (1) bendinde, “Spor idarecisi, alıştırıcısı, spor elemanları ve hakemlerin eğitilmesini ve yetiştirilmesini sağlamak.” kuralına yer verilmiştir.

İlgili spor dalına performans ve/veya rekreatif amaçlı katılan her yaştaki bireylerin eğitiminde görev alacak antrenörlerin eğitimi ve görev alanları ile ilgili usul ve esasları belirleme amacıyla hazırlanan dava konusu Antrenör Eğitimi Yönetmeliği‘nin “Üniversitelerin spor bilimleri alanı lisans eğitimi mezunlan hak ve muafiyetleri” başlıklı 20. maddesinde, “(1)  Üniversitelerin spor bilimleri alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullarının antrenörlük eğitimi bölümü/programı mezunlarının hak ve muafiyetleri aşağıdaki gibidir. a) ilgili spor dalını ihtisas/uzmanlık olarak aldığını belgeleyenler, temel eğitim ve sınavından muaf olup. uygulama eğilimi ve sınavına katılarak başarılı olmaları halinde kıdemli antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. b) İhtisas/uzmanlık spor dalı haricinde en az bir dönem eğitim alanlar, tercih edeceği yalnızca bir spor dalında yardımcı antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. c) Bu fıkra kapsamındakiler, mezuniyet tarihinden itibaren dört yıl boyunca kıdemli antrenörlük ve temel antrenörlük kademelerindeki temel eğitim ve sınavlarından muaftır. (2) Üniversitelerin spor bilimleri alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullanın antrenörlük eğitimi bölümü dışında kalan mezunlardan; a) İlgili spor dalında en az iki dönem eğilim aldığını belgeleyenler, temel eğitim ve sınavından muaf olup. tercih edeceği yalnızca bir spor dalında ilgili federasyon tarafından açılan uygulama eğitimi ve sınavına katılarak başarılı olmaları halinde temel antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. b) İlgili spor dalında en az bir dönem eğitim alanlar. tercih edeceği yalnızca bir spor dalında yardımcı antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. c) Bu fıkra kapsamındakiler, mezuniyet tarihinden itibaren dört yıl boyunca temel antrenörlük temel eğilimi ve sınavından muaftır. (3) Üniversitelerin spor bilimleri alanında lisans eğitimi veren fakülte veye yüksekokullarından lisans mezunu olanlar. tüm spor dallarında yardımcı antrenörlük temel eğitim ve sınavından muaftır. (4) Üniversitelerin spor bilimleri alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullarından çift ana dal mezunu olanlar, bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları hükümlerine istinaden, her bir ana dal için ayrı ayrı olmak üzere ilgili spor dalında durumlarına uygun antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. (5) Yurt dışındaki üniversitelerin spor bilim/eri alanında eğitim veren fakülte veya yüksekokul lisans mezunu olanlardan, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen öğrenim denkliğini ve spor dalındaki ihtisaslarını belgeleyenler, temel eğitim ve sınavından muaf olup, Bakanlık veya ilgili federasyon tarafından açılan uygulama eğitimi ve sınavlarına katılarak başarılı olmaları halinde, durumlarına uygun antrenörlük belgesi almaya hak kazanır. (6) Spor akademisinden mezun olanlar, ihtisas/uzmanlık dalında eğitim enstitülerinin beden eğitimi bölümlerinden mezun olanlara ise ağırlıklı olarak eğilim gördükleri basketbol, voleybol, hentbol, cimnastik ve atletizm spor dallarından sadece bir spor dalında temel antrenörlük belgesi almaya hak kazanır.”, “Üniversitelerin Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları bölümü ile Modern Dans Bölümü lisans eğitimi mezunlan hak ve muafiyetleri” başlıklı 21. maddesinde, “Üniversitelerin Türk musikisi Devlet konservatuarı, Devlet konservatuarı Türk halk oyunları bölümü ile modem dans bölümü lisans mezunları eğitim gördükleri spor dalında temel antrenörlük belgesi almaya hak kazanır.”, “Orta öğretim mezunlarının hak ve muafiyetleri” başlıklı 23. maddesinde, “Spor liselerinden mezun olanlara eğitim gördüğü yalnızca bir spor dalında, diğer orta öğretim kurumlarından mezun olanlara ise ders müfredatlarının temel eğitim derslerine uygunluğu halinde yalnızca eğitim gördüğü bir spor dalında yardımcı antrenörlük belgesi almaya hak kazanır.”, “Antrenörlük belgesi denklik işlemleri” başlıklı 25. maddesinde ise, “(1) Yurtdışından alınan antrenörlük belgelerinin denklik işlemleri: ilgili federasyonun bağlı olduğu uluslararası federasyon veya federasyonlar birliği tarafından tanınan uluslararası kurum ve kuruluşlardan alınan antrenörlük belgelerinin denklik işlemleri; federasyon eğitim kurulunun gerekçeli teklifi, yönetim kurulunun kararı ve Bakanlığın uygun görüşü üzerine, uygun kademedeki uygulama eğitimi ve sınavında başarılı olunması şartıyla takdiren gerçekleştirilir. (2) Yurtiçinden alınan antrenörlük belgelerinin denklik işlemleri; a) Mülga 17/8/1987 tarihli ve 19547 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Antrenör Eğilim Yönetmeliğinden  önce alınan belgelerin denklik işlemleri, ilgili federasyon eğitim kurulunun gerekçeli teklifi, yönetim kurulunun kararı ve Bakanlığın uygun görüşü üzerine gerçekleştirilir. b) Mülga 17/8/1987 tarihli ve 19547 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Antrenör Eğitim Yönetmeliğinin yürürlük tarihi ile 16/8/2002 tarihli ve 24848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Antrenör Eğitim Yönetmeliğinin yürürlük tarihi arasında alınan belgelerin denklik işlemleri; 1) Temel alıştırıcı (monitör) belgesine sahip olanlara yardımcı antrenör, 2) I. kademe antrenör belgesine sahip olanlara temel antrenör, 3) II. kademe antrenör belgesine sahip olanlara kıdemli antrenör. 4) III. kademe antrenör belgesine sahip olanlara ilgili federasyon eğitim kurulunun gerekçeli teklifi, yönetim kurulunun kararı ve Bakanlığın uygun görüşü üzerine başantrenör veya teknik direktör, kademesinde gerçekleştirilir.” hükümleri bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu Yönetmeliğin 21. ve 23. maddeleri yönünden, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için 2577 sayılı İdari Yargılıma Usulü Kanunu’nun yukarıda yer verilen 27. maddesinin 2. fıkrasında aranan koşulların gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından, davacının bu kısımlara yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.

Davacının Yönetmeliğin 20. maddesinin tamamına ilişkin itirazı yönünden;

Dava dosyasının incelenmesinden: dava dilekçesinde, dava konusu Yönetmeliğin üniversitelerin spor bilimleri alanından lisans düzeyinde mezun olanlara yönelik tanınan hak ve muafiyetlere dair düzenlemeler getiren 20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden hukuka aykırılık iddiasında bulunulduğu. ancak bu dilekçenin sonuç kısmında anılan maddenin tamamının iptali ve yürütmesinin durdurulmasının istenildiği, itirazen incelenen Daire kararında ise, hukuka uygunluk denetiminin dava dilekçesinin içeriği esas alınarak 20. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine hasren yapıldığı ve yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, davacının dava dilekçesinin içeriğindeki iddiaları ile sonuç kısmındaki istemi arasında meydana gelen uyumsuzluğun 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddi kararı ile giderilmesi gerekirken, bunun yapılmaması ve davacının gerek dava, gerekse itiraz dilekçesinde anılan maddenin tamamı yönünden iptal ve yürütmenin durdurulması isteminde bulunmuş olması karşısında: Dairece hukuka uygunluk denetiminin 20. Maddenin 1. fıkrasının (a) bendi ile sınırlı olarak yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla, anılan maddenin tamamı yönünden hukuki denetim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Davacının Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresine yönelik itirazına gelince;

Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında da belirtildiği üzere. Anayasa’nın 2. maddesinde ifade edilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa’nın ve yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan devlettir.

Hukuk devleti vasfından türetilen ve hukukumuzda da hakim olan temel ilkelerden biri olan “hukuki belirlilik” ilkesi, idarelerin yapacağı düzenlemelerin keyfiliğe izin vermeyecek, yani idare tarafından takdir yetkisine dayanılarak keyfi uygulamalara yol açmayacak şekilde yapılmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede, sınırları belirsiz, hukuki denetime elverişli bulunmayan uygulamalara ve keyfiliğe sebebiyet verebilecek nitelikteki düzenlemeler, hukuki belirlilik ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacaktır.

Bu belirlemeler ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında, yurt dışından alınan antrenörlük belgelerinin denklik işlemlerinin; federasyon eğitim kurulunun gerekçeli teklifi, yönetim kurulunun kararı ve Bakanlığın uygun görüşü ile uygun kademedeki uygulama eğilimi ve sınavında başarılı olunması şeklindeki objektif şartların tamamlanması üzerine takdiren gerçekleştirileceğinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Anılan fıkrada, denklik işlemlerinin gerçekleştirilmesi için objektif koşullar konulduktan sonra, idareye içeriği belirsiz ve keyfiliğe yol açabilecek şekilde takdir yetkisinin tanındığı, dolayısıyla iptali istenen “takdiren” ibaresinin hukuki belirlilik ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır.

Bu itibarla, dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresinde hukuka uygunluk bulunmadığı, uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız zararların doğmasına yol açacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan, davacı tarafından itiraz dilekçesinde, dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin tamamı yönünden inceleme yapılması gerektiği iddia edilmekte ise de; dava dilekçesinin sonuç kısmında, anılan maddenin 1. fıkrasında yer alan takdiren ibaresinin iptali ve yürütmesinin durdurulmasının istenmiş olması karşısında, bu iddiaya itibar edilmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının İTİRAZININ KISMEN KABULÜNE.

2. Danıştay Onuncu Dairesinin 18/11/2020 tarih ve E:2020/1094 sayılı kararının dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresine yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına,

3. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen şartların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresinin YÜRÜTÜLMESİNİN DURDURULMASINA,

4. Dava konusu Yönetmeliğin 20. maddesinin tamamının yürütmesinin durdurulması istemi hakkında, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek, yeniden karar verilmek üzere dosyanın Dairesine gönderilmesine,

4. Davacının dava konusu Yönetmeliğin 21. ve 23. maddelerine yönelik İTİRAZININ REDDİNE,

5. 14/04/2021 tarihinde, davacının dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresine ilişkin itirazının kabulü yönünden oy çokluğu ile, diğer yönlerden ise oybirliği ile karar verildi.

KARŞIOY 

X- Dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “takdiren” ibaresi yönünden de 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde anılan koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının bu kısıma ilişkin itirazının da reddi gerektiği oyuyla, kararın bu kısma katılmıyoruz.”

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: