spor hukuku

Sayıştay, Gençlik ve Spor Bakanlığı Raporu’ndaki Usulsüzlükleri Raporlaştırdı

Sayıştay, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ilgili 2021 yılı Denetim Raporu’nu yayınladı.

Sayıştay açıkça “yolsuzluk yapılmış” diyememiş ama rapor bazı başlıklarda yolsuzluğu işaret ediyor.

Öncelikle, Bakanlık’ta 2,5 milyar TL, eski parayla 2,5 katrilyon TL açık var. 2021 yılı içerisinde Genel Müdürlük payı olarak Strateji Geliştirme Başkanlığı adına açılmış banka hesabına yatırılan tutarlar ile merkez muhasebe birimi tarafından gelir kaydı yapılan tutarlar arasında yaklaşık 2,5 milyar Türk Lirası farklılık tespit edilmiş. Tahsil edilen toplam tutardaki farklılığın yanı sıra gelirin bankaya yatırıldığı tarih ile muhasebe kayıtlarına aktarıldığı tarihler arasında da bir takım tutarsızlıklar gözlemlenmiş.

Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün (Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü) Bakanlık uyarılarına rağmen harekete geçmediği, gerekli işlemleri yapmadığı, usulsüz işlemlere müdahale etmediği ve hatta yurt ve il müdürlükleri tarafından uygulanmak istenen cezaların genel müdürlük makamı tarafından kaldırıldığı tespit edilmiş.

Rapordaki bazı tespitler aşağıdaki gibidir. Raporun özetini de aşağıda paylaşacağım.

  • Bakanlık ile bir spor federasyonu anlaşmış. Bakanlık, federasyon tarafından yaptırılan tesislerin bedelini (176.796.836,10 TL) ödemeyi, federasyon da bu tesisleri Bakanlığa devretmeyi taahhüt etmiş. Bakanlık bedeli ödemiş ama federasyon yıllardır tesisleri devretmiyormuş. Federasyon tesise çökmüş.
  • Bazı spor federasyonları (Atletizm Federasyonu, Judo ve Kuraş Federasyonu, Buz Pateni Federasyonu, Cimnastik Federasyonu.), tahsis süresi sona ermesine rağmen tesisleri devretmiyor; devretmedikleri gibi, ecrimisil de ödemiyor.
  • Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü (AOÇ) ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 2008 yılında protokol yapmış. 258.186 m2 alan, 49 yıl süre ile bedelsiz olarak Genel Müdürlüğe tahsis edilmiş. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, tahsis edilen alanın 64 bin 264 metrekarelik kısmının kullanım hakkı Temmuz 2010 tarihli protokol ile 30 yıl süre ile bedelsiz olarak bir spor kulübüne tahsis etmiş. Sayıştay; spor kulübüne tahsis edilen alan üzerinde yapılan fiziki incelemede taşınmazın üzerinde düğün, nikâh ve benzeri organizasyonların yapıldığını, yüzme havuzuna sahip ticari bir yapılaşma bulunduğu ve bu alanın spor kulübü tarafından üçüncü kişilere kiralandığını tespit etmiş.
  • Mülkiyeti İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ait olan İstanbul İli, bir spor kompleksinin kullanım hakkı, 2007 yılında 49 yıllığına … Spor Kulübü Derneği’ne devredilmiş. Sözleşmede kullanım hakkının hiçbir surette üçüncü kişilere devredemeyeceği, spor kompleksinin ismi konusunda Genel Müdürlük Spor Tesislerine Ad Verme Yönetmeliği’nin uygulanacağı hükme bağlanmış. Ancak kulüp bir anonim şirket ile sponsor sözleşmesi imzalamış ve stadyumun ismini değiştirmiş. Üstelik spor kompleksi üzerinde kullanım hakkı bulunmayan bir şirket de sponsor sözleşmesinde taraf olmuş ve bu şirketin elde edilecek gelirden pay alması öngörülmüş. Bakanlık Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü uyarmış ancak Genel Müdürlük bir işlem tesis etmemiş.
  • Spor kulüplerine yardım konusunda objektif kriterler bulunmadığı, objektif ve adil dağılım yapılmadığı, yardım ile kararların ve somut yardımların denetlenmediği, yüksek nakdi yardım alan bazı spor kulüplerinin lisanslı ve/veya faal sporcusunun bulunmadığı tespit edilmiş.
  • Bakanlık merkez teşkilatının, Bakanlık taşınmazlarına ilişkin genel bir listesi bulunduğu ancak bu taşınmazlardan gelir getirici olanlara ilişkin herhangi bir takip sisteminin bulunmadığı, il müdürlüğü tarafından tahsil edilen gelirin merkeze transferi yapılana kadar taşınmazın fiili durumu, kira bedeli, kira bedelinin tahsilatı gibi durumlar hakkında bir bilgi sahibi olmadığı anlaşılmış. Ayrıca bazı il müdürlüklerinin mülkiyetlerindeki taşınmazların fiili durumlarından kendilerinin dahi haberdar olmadıkları, uzun süredir tahsil edilmeyen kira alacakları bulunduğu, ecrimisil bedeli alınması gereken taşınmazları olduğu görülmüş olup merkez teşkilatının muhasebe ile ilişkilendirilemeyen bu gibi durumlar hakkında da ancak sınırlı bilgiye sahip olduğu görülmüş.
  • Bazı il müdürlükleri ile merkez birimleri tarafından yıl içerisinde süreklilik arz eden ve/veya önceden öngörülebilen nitelikteki mal ve hizmet alımlarının, aynı ya da yakın tarihlerde sınırlı sayıdaki firmalardan doğrudan temin yöntemi ile yapıldığı tespit edilmiş.
  • Gençlik ve spor il müdürlükleri tarafından satın alınan taşınırların; giriş ve çıkış kayıtlarının tam ve doğru olarak yapılmadığı, fiili durumu ile kayıtlar arasında uyumsuzluklar bulunduğu, varlık hesapları ile ilişkilendirilmeksizin doğrudan giderleştirildiği ve dayanıklı taşınırların sicil numarası verilmek suretiyle takibinin sağlanmadığı anlaşılmış.
  • Ankara, Eskişehir, Bursa ve İstanbul illerinde yurtlarda faaliyet gösteren kafeterya, lokanta, kantin, berber, bayan kuaförü vb. küçük işletmelerde yerinde yapılan denetimlerde hizmet kalitesini güvence altına almak amacıyla öngörülen bazı önlemlerin etkin şekilde uygulamaya geçirilmediği tespit edilmiş.
  • Yurtlardaki işletmelerde yetkililer tarafından yapılan denetimler sonucunda, işletmecilerle yapılan sözleşme hükümlerine göre yazılı ihtar veya ceza gerektiren hususlar tespit edilmesine rağmen gereğinin yapılmamış. Söz konusu durumlara ilişkin yurt ve il müdürlükleri tarafından uygulanmak istenen cezalar genel müdürlük makamı tarafından kaldırılmış.

RAPORUN ÖZETİ

Sayıştay’ın raporunu baştan sona okumanızı öneririm.

Spor teşkilatının nasıl yapılandığını öğreneceksiniz.

Bakanlık ve Genel Müdürlüğün, özellikle il müdürlüklerinin ne haltlar karıştırdığını da göreceksiniz.

Aşağıda raporun özetini paylaşıyorum.

Uzun mevzuat açıklamalarını ve tabloları okumak isterseniz rapora bakabilirsiniz.

A. Denetim Görüşünün Dayanağı Bulgular

1. İl ve İlçe Müdürlüklerinin Mali İş ve İşlemlerinin Bakanlığın Muhasebe Sistemi Dışında Yürütülmesi ve Bütçe, Kesin Hesap ve Mali Tablolarına Dâhil Edilmemesi

Bakanlığın taşra teşkilatını oluşturan Gençlik ve Spor İl ve İlçe Müdürlüklerinin mali faaliyetlerinin Bakanlığın bütçe ve muhasebe sistemi dışında yönetilmesi ve sonuçlarının ayrı mali tablolarda raporlanması nedeniyle Bakanlığın mali tablolarının kapsaması gereken tüm hesap ve işlemleri kapsamadığı görülmüştür.

Gençlik ve Spor İl ve İlçe Müdürlüklerinin Bakanlık bütçesinin önemli bir kısmını kullanmakta oldukları dikkate alındığında mevcut uygulama neticesinde önemli miktarda bir kamu kaynağının Bakanlık muhasebe sisteminin ve 5018 sayılı Kanun ile hedeflenen mali saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkelerinin dışında kaldığı görülmektedir.

2. Bakanlık Özel Gelirlerinin Mali Tablolarda Eksik Yer Alması, Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulamasına Riayet Edilmemesi ve Gelir Kaydı Yapılmayan Tutarlar Üzerinden Harcamada Bulunulması

Bakanlık özel gelirlerinin; Strateji Geliştirme Başkanlığı adına açılmış banka hesapları vasıtasıyla tahsil edildiği, hesap bilgileri ile özet cetvelleri muhasebe biriminin bilgisine sunulmadığından zamanında ve tam olarak muhasebeleştirilemediği dolayısıyla Bakanlık mali tablolarında eksik yer aldığı, bu tutarların Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulaması kapsamı dışında bırakıldığı ve gelir kaydı yapılmayan bu tutarlar üzerinden harcamada bulunulduğu görülmüştür.

Yapılan incelemede özel gelirlerin tahsiline ilişkin süreçte yukarıda ifade edilen mevzuat hükümlerine aykırı uygulamalarda bulunulduğu tespit edilmiştir:

a) Özel gelirlerin Bakanlık mali tablolarında eksik yer alması

Özel gelirlerin Strateji Geliştirme Başkanlığı adına açılmış banka hesapları vasıtasıyla tahsil edildiği, bu hesaplara ilişkin nakit hareketlerinin merkez muhasebe biriminin bilgisine sunulmadığı, bu nedenle muhasebe birimince zamanında ve doğru tutarlar üzerinden muhasebeleştirilemediği ve sonuç olarak özel gelirlerin mali tablolarda eksik yer aldığı tespit edilmiştir.

2021 yılı içerisinde Genel Müdürlük payı olarak Strateji Geliştirme Başkanlığı adına açılmış banka hesabına yatırılan tutarlar ile merkez muhasebe birimi tarafından gelir kaydı yapılan tutarlar arasında yaklaşık 2,5 milyar Türk Lirası farklılık bulunmaktadır. Tahsil edilen toplam tutardaki farklılığın yanı sıra gelirin bankaya yatırıldığı tarih ile muhasebe kayıtlarına aktarıldığı tarihler arasında da bir takım tutarsızlıklar bulunmaktadır.

b) Özel gelirlerin Tek Hazine Kurumlar Hesabı uygulaması dışında bırakılması

Bakanlık özel gelirlerinin muhasebe birimi tarafından zamanında ve tam olarak muhasebeleştirilememesi bu tutarların Tek Hazine Kurumlar Hesabı uygulaması dışında kalmasına sebep olmaktadır.

Bakanlık özel gelirlerinin tahsili için kullanılan banka hesaplarının işleyişinden muhasebe biriminin haberdar olmaması, bu hesaplarda biriken ve günlük olarak aktarılması gereken tutarların Tek Hazine Tahsilat Özel Hesabına tam olarak ve zamanında aktarılmamasına dolayısıyla bu tutarların hazine birliği ilkesine aykırı olarak Tek Hazine uygulamasının dışında bırakılmasına sebep olmaktadır.

c) Sadece tahsilat amacıyla kullanılması gereken banka hesabındaki gelir kaydı yapılmayan tutarlar üzerinden bir takım ödemelerde bulunulması

Özel gelirlerin tahsilinde kullanılan banka hesabına ait hesap özet cetvellerinin incelenmesi neticesinde, tahsilat amacıyla kullanılması gereken bu hesaptan bir takım ödemelerde bulunulduğu görülmüştür.

3. Yazılım Alımlarına İlişkin Harcamaların Haklar Hesabına Kaydedilmek Yerine Doğrudan Giderleştirilmesi

B. Diğer Bulgular

1. Taşınmaz Devrine İlişkin Düzenlenen Protokol Hükümlerine Uyulmaması Sonucunda Protokolün Uygulamada Bakanlık Aleyhine Tek Taraflı Sonuç Doğurması

Bakanlık ile … Federasyonu arasında düzenlenen, taşınmaz tahsisinin iptaline ve taşınmaz üzerinde Federasyon tarafından yaptırılan tesislerin bedeli  (176.796.836,10 TL) ödenmek suretiyle Bakanlığa devredilmesine ilişkin 08.05.2020 tarihli protokol ile belirlenen yükümlülüklerin Bakanlık tarafından yerine getirildiği ancak tesislerin Federasyon tarafından devredilmediği görülmüştür.

Tesislerin bedelinin büyük kısmı (167.114.167,00 TL) Haziran 2020, tamamı (176.796.836,10 TL) ise Mart 2021 tarihi itibarıyla Bakanlık tarafından Federasyona ödenmiş olup buna rağmen Federasyonun protokol ile kendisine verilen en temel yükümlülük olan tesislerin devrinden ısrarla kaçındığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan tesislerin dava veya sulh yoluyla devri sağlansa dahi bu durum Bakanlığın bedelini ödemiş olduğu tesislerden Mart 2021 tarihinden bu yana yararlanamamasının yarattığı hak kaybını telafi etmeyecektir.

2. Tahsis Süresi Sona Eren Taşınmazların Tahliye Edilmemesi ve Bunlar İçin Ecrimisil Alınmaması

Mülkiyeti veya kullanım hakkı il müdürlüklerine ait olan ve Bakanlığın izniyle spor federasyonlarına ücretsiz olarak tahsis edilen spor tesisi ve taşınmazlardan, tahsis süresi sona erenler için il müdürlükleri tarafından tahliye talebinin yapılmadığı ve fiili olarak kullanımı devam eden bu taşınmazlar için ecrimisil alınmadığı görülmüştür.

Ücretsiz tahsisten faydalanan spor federasyonları şunlardır: Atletizm Federasyonu, Judo ve Kuraş Federasyonu, Buz Pateni Federasyonu, Cimnastik Federasyonu.

Atletizm Federasyonu Ankara, İstanbul ve İzmir’deki üç tesisi ecrimisil ödemeden, haksız şekilde elinde bulundurmaktadır.

Süresi dolan bu tahsislere ilişkin süre uzatımı yapılıp yapılmayacağına dair il müdürlükleri tarafından Bakanlıktan görüş istenildiği ancak Bakanlık tarafından bu konuda cevap verilmediği, bu konuda inisiyatif kullanmak zorunda kalan il müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen uygulamanın ise Yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

3. Spor Kulübüne Ücretsiz Tahsis Edilen Taşınmaz Üzerinde Protokol Hükümlerine Aykırı Olarak Ticari Faaliyette Bulunulması

Mülkiyeti Atatürk Orman Çiftliği’ne ait Bakanlığa tahsis edilmiş taşınmazın protokol ile gençlik ve spor hizmet ve faaliyetlerinde kullanılmak şartıyla … Spor Kulübüne tahsis edildiği, ancak taşınmaz üzerinde protokol hükümlerine aykırı olarak ticari faaliyette bulunulduğu görülmüştür.

5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Kanunu’nun Ek 2’nci maddesi uyarınca, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü (AOÇ) ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol ile Kanuna ekli spor alanı sınır krokisinde tanımlı toplam 258.186 m2 alan, 13.08.2008 tarihinden itibaren 49 yıl süre ile bedelsiz olarak Genel Müdürlüğe tahsis edilmiştir. Protokolde Genel Müdürlüğün bu alan üzerinde bulunan tesislerin kullanım hakkını spor kulüplerine devredebileceği, ancak sporun geliştirilmesi dışında hiçbir şekilde ticari bir amaç için tahsis edilemeyeceği, birinci derece sit alanı sayılan alanda gerekli izinler alınmaksızın mevcut yapılar dışında yeni tesis yapılamayacağı belirtilmiştir.

AOÇ tarafından Genel Müdürlüğe tahsis edilen alanın 64.264 m2’lik kısmının kullanım hakkı Genel Müdürlük tarafından 22.07.2010 tarihli protokol ile 30 yıl süre ile bedelsiz olarak … Spor Kulübüne tahsis edilmiştir. Protokolde kulübün, bu alanda ancak spor amaçlı olmak kaydıyla yeni tesisler yapabileceği ve ticari amaçlı yapılaşma yapamayacağı, AOÇ ile Genel Müdürlük arasındaki protokol hükümlerine riayet etmesi gerektiği belirtilmiştir.

Spor kulübüne tahsis edilen alan üzerinde yapılan fiziki incelemede bahse konu alan üzerinde düğün, nikâh ve benzeri organizasyonların yapıldığı yüzme havuzuna sahip ticari bir yapılaşma bulunduğu ve bu alanın spor kulübü tarafından üçüncü kişilere kiralandığı tespit edilmiştir. Bu durumun spor amaçlı yapılan taşınmaz tahsisinin yanı sıra Genel Müdürlüğün hem AOÇ ile hem de spor kulübü ile yapılan protokollere aykırılık teşkil ettiği açıktır.

Bahse konu alan üzerinde tahsis amacı dışındaki kullanımları engelleme görevi tahsise ilişkin protokoller ile doğrudan Genel Müdürlüğe verilmiştir. Genel Müdürlük tarafından tahsise aykırı kullanımlar için protokolün feshi de dâhil olmak üzere gerekli işlemlerin yapıldığı belirtilmekte ise de mevcut durumda aykırı kullanımın devam ettiği görülmektedir.

4. Spor Kompleksi Üzerinde Kullanım Hakkı Bulunmayan Şirkete Sponsorluk Gelirlerinden Pay Verilmesi ve Kompleksin Adının Bakan Oluru Alınmadan Değiştirilmesi

Kullanım hakkı … Spor Kulübü Derneği’ne devredilen spor kompleksinin adının Bakan oluru bulunmaksızın sponsorluk sözleşmesi kapsamında değiştirildiği ve bu sözleşme ile spor kompleksine ilişkin kullanım hakkı bulunmayan üçüncü kişi lehine sınırlı ayni hak tesis edildiği görülmüştür.

Mülkiyeti İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ait olan İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Ayazağa Köyü, 4 pafta, 3 ada, 33 parsel üzerinde bulunan … Spor Kompleksinin kullanım hakkı, 3289 sayılı Kanunu’nun ek 11’inci maddesi uyarınca düzenlenen 20.04.2007 tarihli protokol ile 49 yıllığına … Spor Kulübü Derneği’ne devredilmiştir. Dernek ile bu kapsamda 03.05.2011 tarihinde imzalanan ek sözleşmenin “Sözleşme yapma serbestisi” başlıklı 6’ncı maddesinde kullanım hakkının hiçbir surette üçüncü kişilere devredemeyeceği, 8/k maddesinde ise spor kompleksinin ismi konusunda Genel Müdürlük Spor Tesislerine Ad Verme Yönetmeliği’nin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Spor kompleksinin kullanım hakkının devredildiği … Spor Kulübü Derneği ile … Şehircilik Planlama A.Ş. arasında sponsorluk sözleşmesi imzalanması ve bu sözleşme kapsamında stadyumun isminin değiştirilmesi mümkün olmakla birlikte; spor kompleksi üzerinde kullanım hakkı bulunmayan … Sportif Sınai ve Ticari Yat. A.Ş.’nin sponsorluk sözleşmesine taraf olması ve elde edilecek gelirden pay alması mevzuat ve ek sözleşme hükümleri çerçevesinde mümkün değildir. Bu durum, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 22.12.2021 tarihinde Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilen görüş yazısında da (E-37381016-045.02-136218 sayılı) belirtilmiş olmasına rağmen ilgili Genel Müdürlük tarafından bu kapsamda bir işlem tesis edilmemiştir.

Diğer taraftan, spor tesislerine verilecek adın Genel Müdürün teklifi ve Bakan oluru ile belirlenmesi gerektiği halde stadyum adının Bakan oluru alınmaksızın değiştirildiği görülmüştür. İsim değişikliği için İl Müdürlüğüne başvurunun sözleşmenin imzalandığı tarih olan 12.10.2021’de yapılması, sözleşmede sponsorluk ödemelerinin Ekim 2021 itibarıyla başlanmasının öngörülmesi, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin görüş yazısının 22.12.2021 tarihli olması göz önüne alındığında ad değişikliğinin mevzuata aykırı olarak Bakan olurundan önce fiilen gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

5. Uygulama Projesi ile İhale Edilen Bazı Yapım İşlerinde İş Artışının Mevzuat ile Belirlenmiş Sınırlamalara Riayet Edilmeksizin ve İşin Tamamlanması Amacı Dışında Uygulanması

Anahtar teslim götürü bedel ile ihale edilen bazı yapım işlerinde; mevzuat gereği projede öngörülmesi gereken imalatların projelerin hazırlanması aşamasında dikkate alınmadığı, “öngörülemeyen durum” kapsamında değerlendirilemeyecek proje değişikliklerinin iş artışı kapsamında yaptırıldığı, sözleşme bedelinin %10’unundan fazla oranlarda iş artışına gidilen işlerde bu durumu dengelemek amaçlı yüksek oranlarda ve projenin esasına ilişkin imalatlarda iş eksilişi yapıldığı ve bahse konu iş eksilişlerinin farklı ihale kapsamında tamamlatıldığı, bazı işlerde yapılan değişikliklerin ihalenin niteliğini değiştirecek seviyede gerçekleştiği görülmüştür.

Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafında yürütülen anahtar teslim götürü bedel yapım işlerinden yüksek oranda iş artışı yapılanların incelenmesi neticesinde;

– Yasal mevzuatı gereği projede öngörülmesi gereken bazı imalatların projelerin hazırlanması aşamasında dikkate alınmadığı ve uygulama aşamasında iş artışı ile projelere eklendiği görülmüştür.

– Birçok yapım işinde iş artışına/eksilişine esas teşkil eden imalat kalemlerinin çoğunlukla aynı iş kalemleri olduğu (epoksi kaplama, aydınlatma armatürleri gibi) görülmüştür. Ayrıca tip proje üzerinden gerçekleştirilen yapım işlerinde proje hazırlanması aşamasında bölgesel farklılıkların ve mevcut fiziki imkânların dikkate alınmadığı (dış cephe kaplama gibi) tespit edilmiştir. Bu kapsamda yapılan imalat değişiklikleri esasen proje hazırlama aşamasında dikkat edilmesi gereken durumlara ilişkin olup projelerin hazırlanması sürecinde gerekli hassasiyetin gösterilmemesinin bir sonucudur.

– Sözleşme bedelinin %10’unundan fazla oranlarda iş artışına gidilen işlerde bu durumu dengelemek amaçlı yüksek oranlarda ve projenin esasına ilişkin imalatlarda iş eksilişi yapıldığı, bahse konu iş eksilişlerinin farklı ihale kapsamında tamamlatıldığı görülmüştür.

– Bazı işlerde yapılan değişikliklerin ihalenin niteliğini değiştirecek seviyede gerçekleştiği tespit edilmiştir.

6. Geçici Kabulü Yapılan İşlerin Kesin Kabul Tutanaklarının ve Kesin Hakediş Raporlarının Makul Olmayan Sürelerde Düzenlenmesi

Yapımı tamamlanan ve geçici kabulü yapılan bazı yapım işlerinin kesin kabul tutanaklarının ve kesin hakediş raporlarının makul bir gerekçe bulunmaksızın geç düzenlendiği, bu durumun yüklenicilerin mağduriyetine, idare ile yüklenici arasında hukuki ihtilaflara ve yapılan işlerin denetimi açısından kontrol zafiyetine yol açtığı görülmüştür.

Diğer taraftan bu işlerden bazılarında kesin hakediş raporlarının geç düzenlenmesinin yanı sıra kesin kabul tutanağının, geçici kabul ile kesin kabul tarihi arasında geçecek süre olarak tanımlanan ve çoğunlukla 12 ay olarak belirlenen teminat süresi dolduktan sonra düzenlendiği görülmektedir. Bu uygulama teminat süresinde ortaya çıkması muhtemel kusurlu-noksan işlerin yüklenici nam ve hesabına giderilmesi, kusurlu işler için kesinti yapılması ve geçici ve kesin kabul aşamalarında söz konusu olan bekleme cezalarının kesilmesi uygulamaları açısından idareyi emniyette tutmayı amaçlayan sürece aykırılık teşkil etmektedir.

7. Yeni Birim Fiyatların Doğrudan Proforma Fatura Üzerinden Tespit Edilmesi ve Sözleşme Yılı Fiyatlarının Hatalı Hesaplanması

Anahtar teslim götürü bedel ile ihale edilen bazı yapım işlerinde, proje değişikliği nedeniyle ortaya çıkan yeni iş kalemlerine ilişkin birim fiyatların tespitinde ve bu imalat kalemlerine ilişkin fiyat farkı hesaplamalarında ilgili mevzuattaki düzenlemelere riayet edilmediği görülmüştür.

a) Yeni birim fiyatların analiz oluşturulmaksızın piyasada faaliyet gösteren firmalardan temin edilen proforma faturalar esas alınarak tespit edilmesi

Yapılan incelemede bazı yapım işlerinde yeni birim fiyatların, hiçbir analiz yapılmaksızın proforma faturalar esas alınarak belirlendiği, bu faturalardan bazılarının işçilik, montaj gibi unsurları da içerdiği ve rayiç olarak kabulü mümkün olmayan bu tip faturaların rayiç olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.

b) Yeni birim fiyat tespit edilen imalat kalemleri için sözleşme yılı birim fiyatlarının hatalı belirlenmesi

Yapılan incelemede, bazı yapım işlerinde (Örneğin Kastamonu Merkez Gençlik Merkezi İkmal İnşaatı ile Kütahya Tavşanlı Gençlik Merkezi İkmal İnşaatı yapım işlerinde), sözleşme yılı birim fiyatlarının uygulama ayı fiyat farkı katsayısı yerine müteahhit karne sayısına bölünmek suretiyle hesaplandığı ve fiyat farklarının bu suretle belirlenen sözleşme yılı birim fiyatları üzerinden hesaplandığı tespit edilmiştir.

8. İş Deneyim Belge Tutarına İlişkin Yeterlik Kriterinin Mevzuatta Belirtilenden Yüksek Belirlenmesi

Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen bazı yapım işlerine ilişkin idari şartnamelerde, iş deneyim belge tutarına ilişkin yeterlik kriterinin mevzuatta belirtilenden yüksek belirlendiği görülmüştür.

(…) Bahse konu işlerin yaklaşık maliyeti eşik değerin iki katından fazla olduğu halde, iş deneyim belge tutarlarının İdari Şartnamelerine hüküm konulmak suretiyle istekli tarafından teklif edilen bedelin %100’ünden az olmamasının istenmiştir. Bu durum, Yönetmeliğin 39’uncu maddesindeki ilgili düzenlemeye aykırı olmakla birlikte ihaleye katılımı ve dolayısıyla ihalede rekabeti engelleyebilecek mahiyette bir düzenleme olması anlamında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesi ile belirlenen temel ilkelere de aykırılık teşkil etmektedir.

ihalelere katılan istekli sayısı yahut yaklaşık maliyetten indirim oranından hareketle ihalelerde rekabetin sağlandığını ve hiçbir firmanın bu durumdan dolayı mağdur olmadığını ileri sürmek mümkün değildir. Zira rekabetin sağlanması noktasında bu veriler için belirlenmiş asgari bir değer bulunmamakta, şartnameye konulan bahse konu hükmün hangi firmaları ne ölçüde etkilediği bilinmemekte, şartnamenin mevzuata uygun hazırlanmasının uygulamada yaratacağı etki ve sonuçlar hesaplanamamaktadır. Diğer taraftan ilgili ihalelerin mevcut ihale dokümanları üzerinden sonuçlandırılmaması halinde kamu zararı oluşacağını ileri sürmek de varsayımdan öteye gitmemektedir.

Bu itibarla, ihalelere katılımın ve buna bağlı olarak ihalelerde rekabetin sağlanabilmesi için ihale dokümanlarına mevzuatta öngörülmeyen hükümler konulmaması gerekmektedir.

9. Spor Kulüplerine Yapılan Nakdi Yardımların Denetiminde Kontrol Riski Bulunması ve Yardım Yapılacak Kulüplerin Seçiminde Objektif Ölçütler Belirlenmemiş Olması

Bakanlık tarafından spor kulüplerine yapılacak nakdi yardımlarda, yardım yapılacak spor kulübünün ve yardım tutarının tespitine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı, yardım yapılacak giderlerin kapsamının geniş tutulduğu, kulüpler tarafından ilgili harcama belgelerinin sunulmaması veya sunulan belgelerin incelenmemesi nedenleriyle yardımlara ilişkin öngörülmüş denetim mekanizmasının işlemediği görülmüştür.

Kapsamın net bir biçimde sınırlandırılmadığı, her türlü giderin yardım kapsamında değerlendirilebildiği, yardım yapılamayacak kulüplerin sürekli ve etkin bir biçimde takip edilmediği, yardıma ilişkin harcama belgelerinin takip ve kontrolünün yapılmadığı mevcut durumda yardımın denetimine ilişkin Yönetmelik hükümlerinin uygulama kabiliyeti kalmamaktadır.

 Yönetmeliğin 36’ncı maddesinde yardımlarda eşitlik ilkesinin esas olduğu ifade edilmiş ancak eşitliğin hangi ölçütler çerçevesinde sağlanacağı ayrıntılı ve açık bir biçimde düzenlenmediği için uygulamada İdarenin takdir yetkisinin tek kriter olarak esas alındığı anlaşılmaktadır. Ancak takdir yetkisinin geçerli tek kriter olması objektif ve adil bir dağılımı sağlamada yetersiz kalmaktadır.

Diğer taraftan yardım yapılan kulüp sayısının yüksek olduğu ve kulüpler tarafından harcama belgelerinin 15 gün içinde teslim edilmediği dikkate alındığında Bakanlık tarafından bu noktada etkili bir denetim yapıldığını ileri sürmek de mümkün değildir. 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu ise yeni yürürlüğe girmiş bir düzenleme olup bulgudaki tespitlerin bu Kanun gereğince yapılacak mevzuat çalışmalarına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.

Kulüplere verilecek nakdi yardım miktarlarının tespitinde bir ölçüt olarak kabul edilebilecek lisanslı veya faal sporcu sayıları açısından yapılan değerlendirme neticesinde; yüksek nakdi yardım alan bazı spor kulüplerinin lisanslı ve/veya faal sporcusunun bulunmadığı yahut çok az sporcusu bulunduğu buna karşın hiç yardım almayan veya ortalama tutar olan 5.000,00 TL yardım alan bazı kulüplerin yüksek sporcu sayılarına sahip oldukları görülmüştür. Ülke çapında yapılan bir organizasyona katılma vb. istisnai durumlar hariç lisanslı sporcu sayısı aynı olan kulüplerin birbirinden bu kadar farklı tutarlarda yardım almaları eşitlik ilkesinin sağlanması için bir takım somut ölçütler geliştirilmesi gerektiğinin bir göstergesidir.

Buna göre; spor ve gençlik faaliyetlerinde yapılacak yardımlarda eşitlik ilkesini sağlamaya yönelik somut ve şeffaf ölçütler geliştirilmesi, yardımların kullanılabileceği alanların daha net belirlenerek kulüpler tarafından sunulan ilişikli harcama belgelerinin yardımın amacı çerçevesinde denetlenebilmesinin sağlanması gerekmektedir.

10. Bakanlık Gelirlerinin Takibinde ve Muhasebe Kayıtlarına Alınmasında Kontrol Eksiklikleri Bulunması ve Bu Konularda İller Arasında Uygulama Birliği Sağlanamaması

Tahsili il müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen Bakanlık gelirlerinin; merkez teşkilatı tarafından takibinde, taşra teşkilatı tarafından muhasebe kayıtlarına yansıtılmasında ve Bakanlık hesaplarına aktarılmasında kontrol eksiklikleri ve hatalı uygulamalar bulunduğu, konu hakkında Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından il müdürlüklerine gönderilen yazılarda belirtilen hususlara riayet edilmediği ve iller arasında uygulama birliği bulunmadığı görülmüştür.

Gelirlere ilişkin muhasebe kayıtlarının incelenmesi neticesinde, tahsili il müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen Bakanlık gelirlerine ilişkin olarak aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:

a) Gelir getirici taşınmazlara ilişkin merkez teşkilatının takip ve kontrol sisteminin bulunmaması

Mülkiyeti il müdürlüklerine gelirleri ise Bakanlığa ait olan gelir getiren mahiyetteki taşınmazlara ilişkin olarak Bakanlığın takip ve kontrol sisteminin bulunmadığı, bu taşınmazlardan elde edilen gelirlerin takip ve tahsilinde tüm kontrolün taşra teşkilatında olduğu görülmüştür.

Yapılan incelemede Bakanlık merkez teşkilatının, Bakanlık taşınmazlara ilişkin genel bir listesi bulunduğu ancak bu taşınmazlardan gelir getirici olanlara ilişkin herhangi bir takip sisteminin bulunmadığı, il müdürlüğü tarafından tahsil edilen gelirin merkeze transferi yapılana kadar taşınmazın fiili durumu, kira bedeli, kira bedelinin tahsilatı gibi durumlar hakkında bir bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca bazı il müdürlüklerinin mülkiyetlerindeki taşınmazların fiili durumlarından kendilerinin dahi haberdar olmadıkları, uzun süredir tahsil edilmeyen kira alacakları bulunduğu, ecrimisil bedeli alınması gereken taşınmazları olduğu görülmüş olup merkez teşkilatının muhasebe ile ilişkilendirilemeyen bu gibi durumlar hakkında da ancak sınırlı bilgiye sahip olduğu görülmüştür.

b) Tahsil edilen gelirlerin muhasebe kayıtlarına alınmasına ilişkin tespitler

2021 yılı içerisinde il müdürlükleri tarafından yapılan kayıtların incelenmesi neticesinde bazı il müdürlüklerinde;

– Bakanlık gelirlerinin emanetler hesabının hatalı alt koduna kaydedildiği (Kastamonu),

– Bakanlık geliri olarak sadece lojman veya mevduat faiz geliri için kayıt bulunduğu, Yurt Lokanta Kantin Zaruri Masraf Karşılıkları Gelirleri gibi her ilde olması beklenen gelirlere ilişkin kayıt bulunmadığı (Amasya, Kars, Iğdır, Osmaniye),

– Gelirlerin türüne göre ilgili alt kodlar yerine diğer Bakanlık gelirleri adı altında hatalı alt koda kaydedildiği (Kütahya, Niğde, Bartın),

– Mevduat faizi gelirlerinin cari faiz oranları dikkate alındığında makul kabul edilemeyecek ve gerçekçi olmayan seviyelerde bulunduğu (Bingöl, Tekirdağ),

Görülmüştür.

c) Tahsil edilen gelirlerin Bakanlığa belirlenen sürede veya hiç gönderilmemesi

2021 yılı içerisinde il müdürlükleri tarafından yapılan kayıtların incelenmesi neticesinde bazı il müdürlüklerinin;

– Tahsil etmiş oldukları gelirleri merkeze hiç göndermedikleri (Kars, Şırnak),

– Tahsil ettikleri gelirin önemli bir kısmını merkeze göndermedikleri (Ankara, Kırklareli, Sinop),

– Tahsil ettikleri geliri haftalık ve/veya düzenli olarak merkeze aktarmadıkları (Ankara),

Görülmüştür.

11. İl Müdürlükleri Tarafından Tahsil Edilen Gelirlere İlişkin Katma Değer Vergisinin Kayıtlara Alınmasında ve Ödenmesinde Hatalı ve/veya Farklı Uygulamalarda Bulunulması

İl müdürlüklerinin mülkiyetindeki mal ve hakların kiralanması sonucu ortaya çıkan Katma Değer Vergisi’nin (KDV); bazı il müdürlüklerinde muhasebe kayıtlarına yansıtılmadığı ve kira bedeline ilave edilmek suretiyle Bakanlık özel gelirine dâhil edilerek merkeze aktarıldığı, bazılarında ise beyan edilmediği veya hatalı tutarlar üzerinden beyan edildiği görülmüştür.

İl müdürlüklerinin işlemlerinin incelenmesi neticesinde aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir.

a) Tahsil edilen verginin muhasebe kayıtlarına yansıtılmaması

Bazı il müdürlüklerinin tahsil ettikleri KDV’yi muhasebe kayıtlarına yansıtmadıkları ve özel gelir kalemine dâhil ederek Bakanlık hesaplarına gönderdikleri görülmüştür.

b) Muhasebe kayıtlarına yansıtılan verginin beyan edilmemesi

Bazı il müdürlüklerinin tahsil ettikleri KDV’yi muhasebe kayıtlarına yansıtmakla birlikte ilgili hesap kodundan yıl içerisinde hiçbir çıkış kaydı yapmadıkları görülmüştür.

İl müdürlüklerince tahsil edilen KDV tutarlarının bir sonraki ayın 26’sına kadar vergi dairesine beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Mevcut uygulamada il müdürlüklerince doğru hesap kodlarına kaydedilen KDV vergi tutarlarının vergi dairesine beyan edilmediği ve ilgili hesabın alacak kısmında bekletildiği görülmüştür.

c) Verginin beyanı esnasında indirim konusu yapılamayacak tutarların hesaplamaya dâhil edilmesi

Bazı il müdürlüklerinin tahsil ettikleri KDV’yi vergi dairesine beyan ettikleri ancak ticari faaliyet kapsamına girmeyen teslim ve hizmetlere ilişkin KDV’yi de indirim konusu yapmaları nedeniyle devreden KDV ortaya çıktığı ve buna göre ödenecek vergi oluşmadığı görülmüştür.

Yapılan incelemede mevzuata aykırı olarak il müdürlüklerinin vergiye tabi olan ve olmayan tüm faaliyetleri nedeniyle ödedikleri vergiyi indirim konusu yaptıkları, bu nedenle ticari faaliyetleri nedeniyle tahsil edilmiş KDV bulunmasına rağmen devreden KDV ortaya çıktığı, sonuç olarak ödenmesi gereken KDV’nin oluşmadığı ya da azaldığı anlaşılmıştır.

12. Doğrudan Temin Yoluyla Yapılan Alımlarda Yasaklılık Kontrolünün Yapılmaması

doğrudan temin kapsamında yapılan alımlarda, alım gerçekleşmeden önce alım yapılacak gerçek veya tüzel kişinin Kamu İhale Kurumunun internet sayfasındaki yasaklılar listesinde bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Ancak yapılan incelemede, Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca doğrudan temin kapsamında yapılan bazı alımlarda alım yapılacak gerçek veya tüzel kişinin yasaklılık kontrolünün yapılmadığı tespit edilmiştir.

13. Pazarlık Usulü ve Doğrudan Temin Yöntemi ile Mal ve Hizmet Alımları İçin Yapılan Harcamaların, İdarenin Bütçesine Bu Amaçla Konulan Ödeneğin Yüzde 10’unu Aşması

Pazarlık usulü ve doğrudan temin suretiyle, parasal limitler dâhilinde yapılan harcamaların toplamının, idarenin bütçesine bu amaçla konulan yıllık ödeneğin yüzde 10’unu aştığı görülmüştür.

Yapılan incelemeler neticesinde; mal ve hizmet alımlarında pazarlık usulü ile doğrudan temin yönteminin temel usuller haline geldiği, bu usullerle yapılan harcamaların toplamının, idarenin bütçesine bu amaçla konulan yıllık ödeneğin yüzde 10’unu aştığı ve bu konuda Kamu İhale Kurumundan uygun görüş alınmadığı tespit edilmiştir.

14. İhale ile Yapılması Gereken Alımların Parçalara Bölünerek Doğrudan Temin Suretiyle Yapılması

Bazı il müdürlükleri ile merkez birimleri tarafından yıl içerisinde süreklilik arz eden ve/veya önceden öngörülebilen nitelikteki mal ve hizmet alımlarının, aynı ya da yakın tarihlerde sınırlı sayıdaki firmalardan doğrudan temin yöntemi ile yapıldığı görülmüştür.

Doğrudan temin usulü; Kanun’un temel ilkelerine aykırı olmamak ve uygulamada verimlilik sağlamak şartıyla kullanılabilecektir. Kanun’un temel ilkelerine aykırı olarak ve ihtiyaçların parçalara bölünerek alınması uygulamaları idari ve mali sorumluluk doğuracağından kamu görevlileri mevzuat sınırları içerisinde hareket etmelidir.

Yapılan incelemede, Bakanlığın bazı genel müdürlüklerinin ve taşra teşkilatında yer alan İstanbul, Ankara, İzmir il müdürlüklerinin süreklilik arz eden ve önceden öngörülebilen nitelikteki birçok mal ve hizmet alımında ihale yapmak yerine doğrudan temin usulüne gittiği görülmüştür. Söz konusu alımlar incelendiğinde yapılan alımların aynı ya da benzer nitelikte olduğu, piyasa fiyat araştırmasının aynı firmalardan yapıldığı dolayısıyla alımların da bu firmalardan gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Bu uygulamanın diğer mal ve hizmet alımlarında da yaygın şekilde kullanıldığı görülmüştür.

Kanun’da doğrudan temin usulüne cevaz veriliyor olması bu kapsamda yapılacak alımlarda ihale mevzuatının temel ilkelerine aykırı hareket edilebileceği anlamına gelmemektedir. Ancak yapılan uygulama mevzuatın saydamlık, rekabet, eşit muamele ve kaynakların verimli kullanılması ilkeleriyle çelişmektedir.

15. Taşınırların Edinilmesi, Kayda Alınması ve Kullanımında Mevzuat Hükümlerine Uyulmaması

Gençlik ve spor il müdürlükleri tarafından satın alınan taşınırların; giriş ve çıkış kayıtlarının tam ve doğru olarak yapılmadığı, fiili durumu ile kayıtlar arasında uyumsuzluklar bulunduğu, varlık hesapları ile ilişkilendirilmeksizin doğrudan giderleştirildiği ve dayanıklı taşınırların sicil numarası verilmek suretiyle takibinin sağlanmadığı görülmüştür.

Bazı il müdürlüklerinin taşınır işlemlerinin incelenmesi neticesinde, taşınır malların yönetimine ilişkin aşağıda yer alan hususlar tespit edilmiştir:

a) Taşınır giriş ve çıkış kayıtlarının eksik ve/veya hatalı yapılması, fiili durum ile kayıtlar arasında tutarsızlıklar bulunması

Yapılan incelemeler neticesinde; kamu idaresince kullanılmak üzere teslim alınan bazı taşınırlara ilişkin taşınır işlem fişi düzenlenmediği ve dolayısıyla bu taşınırların giriş kayıtlarının yapılmadığı, taşınır çıkışlarının çoğunlukla yılsonlarında ve tek seferde toplu olarak yapıldığı, fiilen idare stoklarında bulunan taşınırlar ile taşınır kayıtları arasında tutarsızlıklar bulunduğu tespit edilmiştir.

b) İlk Madde ve Malzeme Hesabına kaydedilmesi gereken mal ve malzemelerin ilgili hesaba kaydı yapılmaksızın doğrudan giderleştirilmesi

Yapılan incelemeler neticesinde; kullanılmak ve tüketilmek üzere satın alınan malzemelerin bazılarının taşınır işlem fişi düzenlenmeksizin ve varlık hesaplarına kaydedilmeksizin doğrudan giderleştirildiği tespit edilmiştir.

c) Dayanıklı taşınırlara sicil numarası verilmemesi veya verilen sicil numarasının taşınır üzerinde kalıcı olarak görülmemesi

Yapılan incelemeler neticesinde; giriş kaydı yapılan dayanıklı taşınırların bazılarına sicil numarası verilmediği, sicil numarası verilen taşınırlardan bazılarında ise bu numaraların  taşınırın üzerinde kalıcı olacak şekilde belirtilmediği tespit edilmiştir. Diğer taraftan kişilerin kullanımına verilen dayanıklı taşınırların birçoğu için taşınır teslim belgesi de düzenlenmediği görülmüştür.

16. Yurtlarda Faaliyet Gösteren İşletmelerin Sözleşme Hükümlerine Uymaması ve Buna İlişkin Cezaların Uygulanmaması

Ankara, Eskişehir, Bursa ve İstanbul illerinde yurtlarda faaliyet gösteren kafeterya, lokanta, kantin, berber, bayan kuaförü vb. küçük işletmelerde yerinde yapılan denetimlerde hizmet kalitesini güvence altına almak amacıyla öngörülen bazı önlemlerin etkin şekilde uygulamaya geçirilmediği görülmüştür.

A) İşletici Vekillerinin İşletmelerinin Başında Bizzat Bulunmaması

Yurtlardaki lokanta-kantin işletmelerinin bir kısmında işletmeyi yönetmesi için atanan işletici vekillerinin fiilen işletmenin başında bulunmadıkları görülmüştür.

B) İşleticilerin Taahhüt Ettikleri Sayıdan Daha Az Personel Çalıştırması

Yerinde yapılan denetimlerde, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, işletmelerin çalıştırmayı taahhüt ettiği personelden daha az sayıda personel çalıştırdığı, çalıştırılan kişi sayısı taahhüt edilen kişi sayısına denk ya da fazla olduğu bazı durumlarda ise ilgili kişilerin sürekli çalıştırılmadığı (30 günden daha az çalıştırıldığı) tespit edilmiştir.

C) İşletmecinin Taahhüdüne Aykırı Olarak Belgeli Aşçı Çalıştırmaması

Aşçılık belgeleri üzerine yapılan incelemelerde, bazı yurt müdürlüklerindeki işleticilerin sözleşmelerinde belgeli aşçı çalıştırmayı taahhüt etmelerine rağmen fiilen belgesiz aşçı çalıştırdıkları tespit edilmiştir.

D) Satışa Arz Edilen Mallar Üzerinde Etiket Bulunmaması

Usul ve Esasların 11’inci maddesine göre kantinde satılan mallar için fatura bedeline %15 kâr, sebze ve meyve fiyatlarına ise %20 kâr ilave edilerek satış fiyatını gösteren etiketlerin yurt yetkilileri tarafından imzalanmış halde ürünlerin satış yerlerinde bulunması gerektiği düzenlemiştir. Bazı yurt müdürlüklerinde yapılan denetimlerde satılan mallar üzerinde satış fiyatını belirten etiketlerin bulunmadığı bazılarında ise kâr oranlarının mevzuata aykırı belirlendiği tespit edilmiştir.

E) Hijyen Eğitim Belgesi Olmayan Personelin Çalıştırılması

Yurtlardaki kafeterya, lokanta, kantin, berber, bayan kuaförü vb. işletmelerin bir kısmında işletici veya vekili (işyerinde bizzat çalışıyor ise) ile görevli diğer personelin Hijyen Eğitim Belgesi almadan çalıştırıldığı görülmüştür.

Yapılan incelemelerde, bazı yurt müdürlüklerinde küçük işletmelerde çalışan personelin hijyen eğitim belgelerinde eksiklikler olduğu görülmüştür. Bu durum yurt müdürlüklerinde oluşturulan denetleme komisyonlarınca aylık mutat olarak yapılan denetlemeler sonucunda düzenlenen Küçük İşletmeler Denetleme Formunda da kayıt altına alınmış olup mevzuata aykırı durumu düzeltmeye ilişkin bir adım atılmadığı anlaşılmıştır.

F) İşletme Sözleşmesi Hükümlerine Aykırılık Teşkil Eden Hususlarda Yazılı İhtar Yapılmaması ve Para Cezası Uygulanmaması

Yurtlardaki işletmelerde yetkililer tarafından yapılan denetimler sonucunda, işletmecilerle yapılan sözleşme hükümlerine göre yazılı ihtar veya ceza gerektiren hususlar tespit edilmesine rağmen gereğinin yapılmadığı görülmüştür.

İşleticilerle imzalanan sözleşmenin 19’uncu maddesi ceza gerektiren hususları ve bu hususlar için öngörülen cezaları düzenlemiştir. Ceza gerektiren hususlar derecelendirilerek, yazılı ihtar verilmesi gereken haller, para cezasını gerektiren haller, bildirimsiz fesih cezasını gerektiren haller başlıkları altında toplanmıştır.

İl Müdürlükleri tarafından yapılan denetimler sonucu ceza gerektiren hususlar tespit edilmesine ve ceza gerektiren durumlar işleticiler tarafından düzeltilmemesine rağmen ilgili cezaların uygulanmadığı görülmüştür. Örneğin; taahhüt edilen kadar personel çalıştırılmaması,   çalıştırılan personelin hijyen eğitim belgesi bulunmaması, satışa arz edilen mallar üzerinde etiket bulunmaması, çalışan personelin kılık ve kıyafetinin sözleşmede belirtilen usul ve esaslara uygun olmaması, yemek ve tatlı yapımında paket et ve tavuk suyu kullanılması, gıda maddelerinin Kurumca tespit edilen fiyat, gramaj ve türde satılmaması, işleticinin zaruri masraflarını ödememeyi alışkanlık haline getirmesi, taahhüt etmesine rağmen onaylı ustalık belgesine haiz aşçı çalıştırmaması vb. durumlar tespit edilmesine rağmen sözleşme hükümlerine göre karşılık gelen cezai müeyyidelerin uygulanmadığı, söz konusu durumlara ilişkin yurt ve il müdürlükleri tarafından uygulanmak istenen cezaların genel müdürlük makamı tarafından kaldırıldığı görülmüştür. 2021 yılında gerçekleştirilen denetimler sonucu küçük işletmelere dört adet para cezasının verildiği, verilen bu cezaların 2 tanesinin ise genel müdürlük tarafından kaldırıldığı görülmüştür. Usul ve esaslarda genel müdüre cezaları kaldırma konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de takdir yetkisinin kullanımı mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve kamu hizmetinin gereklerine uyması gerektiği göz önüne alındığında yurt ve il müdürlüklerine verilen denetim yetkisinin etkisiz kalmasına ve dolayısıyla işleticilerin sözleşme yükümlülüklerine uymaları noktasında kontrol ve denetim riskine yol açmaktadır.

NOT:

Sayıştay’ın diğer yıllara ait raporları için bkz.

2020 Yılı Raporu

2019 Yılı Raporu

2018 Yılı Raporu

2017 Yılı Raporu

2016 Yılı Raporu

2015 Yılı Raporu

2014 Yılı Raporu

2012 Yılı Raporu

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: