Karar için tıklayın.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU

(OMBUDSMANLIK)

SAYI : 2019/4214-S.6142

BAŞVURU NO : 2018/17433

KARAR TARİHİ : 10/06/2019

TAVSİYE KARARI

BAŞVURUYA KONU İDARE : TÜRKİYE KAYAK FEDERASYONU BAŞKANLIĞI

BAŞVURUNUN KONUSU : Erzurum 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası kapsamında bulunan alacağın tahsili konusunda mağduriyetin giderilmesi hakkındadır.

BAŞVURU TARİHİ : 24/12/2018

I. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

1. Şikayetçi … … … … … … … … Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili Av. … … tarafından Kurumumuza verilen dilekçede özetle; Borçlu Türkiye Kayak Federasyonu aleyhine, Erzurum 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında fatura alacağı ile belirtilen borç hususunda taraflarınca icra takibi yürütüldüğünü, işbu icra takibine yönelik ödeme emrinin Türkiye Kayak Federasyonu’na tebliğ edilerek takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi ile gerekli takip işlemlerinin yapılmasına başlanmadan, 05/12/2018 tarihinde yukarıda numarası yazılı icra dosyasına Türkiye Kayak Federasyonu mallarının devlet malı niteliğinde olmasından bahisle haczedilemeyeceğine ilişkin beyan sunulduğunu, taraflarınca yapılacak takip işlemlerini engelleyici bu beyan üzerine Kurumumuza başvuruda bulunulduğunu ifade ederek,

1.1. Ayrıntılarına dilekçesinde yer verdiği gerekçelere istinaden, federasyon mallarının haczine dair bir hukuk boşluğu olduğunu, uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak uygulanacak yazılı veya yazısız hukuk kurallarının bulunmamasının mağduriyetlerin artmasına neden olduğunu iddia ederek, şikayet konusu hakkında mağduriyetin giderilmesi talebinde bulunmaktadır.

II. İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

2. Kurumumuzun 11/01/2019 tarih ve E…. sayılı bilgi-belge isteme yazısına istinaden Türkiye Kayak Federasyonu Başkanlığı’ndan alınan 08/02/2019 tarihli ve TKF/… sayılı cevabi yazısında özetle;… Öncelikle belirtmek gerekir ki Türkiye Kayak Federasyonu amatör bir spor federasyonudur. Amatör bir spor federasyonun da devlet tarafından aktarılan kamu kaynağı dışında hiçbir gelirinin bulunmadığı herkesçe bilinmektedir. Federasyonun devlet yardımından başkaca bir geliri bulunmadığından, Federasyon mallarına konan hacizler Federasyonun işleyişini sekteye uğratmakta ve yarışmaların yapılamaması, sporcuların çalışamaması gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bu durum Türkiye’de kayak sporunun gelişmesinin önüne geçen ve hatta Türkiye’nin uluslararası spor camiasında temsil edilmesinin bile önüne geçen bir durumun oluşmasına sebebiyet verebilecek niteliktedir. Bir başka deyişle Federasyon mallarına haciz konması Federasyonun sportif ve idari faaliyet yapamaması sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise kamu yararına aykırıdır.

2.1. Bu nedenledir ki, Federasyon mallarının haczedilemeyeceği hususu Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 9. maddesinde “Genel Müdürlük tarafından bağımsız spor federasyonlarına yapılan yardımlar ile Genel Müdürlük bütçesinden bu federasyonlara tahsis edilen kaynaklar kullanılarak edinilen her türlü taşınır ve taşınmazlar edinim amacı dışında kullanılamaz ve Genel Müdürün izni alınmadan üçüncü kişilere satılamaz ve devredilemez. Genel Müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti Genel Müdürlüğe ait olur. Bu taşınmazlar Genel Müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılır. Federasyon mallan Devlet malı hükmündedir, haczedilemez. ” şeklinde düzenlenmiştir.

2.2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.03.2015 T. E. …/… 1705 K. …/… sayılı kararında bu durum ; “Alacaklı tarafından 08.06.2012 tarihinde borçlunun 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczinin talep edildiği ve aynı tarihte icra müdürlüğünce talep kabul edildiğine göre bu tarihte haciz konulduğu; hal böyle olunca da, şikayetçi Yüzme Federasyonunun bütün menkul, gayrimenkul malları, hak ve alacakları ile her türlü gelirleri yukarıda anılan açıklamalar ve maddeler kapsamında haczedilemeyeceğinden; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır denilerek belirtilmiştir.

2.3. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 T., E. …/… ve K. …/… sayılı kararında da bu durum; “Bu durumda şikâyetçi Türkiye … Federasyonu Başkanlığı ’nın bütün menkul, gayrimenkul malları, hak ve alacakları ile her türlü gelirleri anılan madde kapsamında haczedilemeyeceğinden, usul ve kanuna uygun mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. ” denilerek belirtilmiştir. Bu yönde diğer emsal yargı kararları da yazımız ekinde sunulmuştur.

2.4. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü’nün Ankara 32. İcra Müdürlüğü’ne verdiği cevabi yazıda da “Türkiye … Federasyonu Başkanlığı nın malları Devlet malı hükmünde olup, haczedilemez. Bu nedenle, İcra Müdürlüğünüzce düzenlenerek tarafımıza tebliğ edilen 1. Haciz İhbarnamenizin Genel Müdürlüğümüzce yerine getirilmesi mümkün olmamıştır. ” denilmiştir.

2.5. Yukarıda açıklandığı üzere Türkiye Kayak Federasyonu amatör bir spor federasyonudur ve Devlet yardımından başka geliri de bulunmadığından mallarının haczedilememesi kamu yararınadır. Ayrıca Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 9. Maddesinde yer alan açık hükümden Federasyon malları devlet malı hükmünde olduğu ve bu nedenle haczinin mümkün olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Federasyon mallarının haczi konusunda herhangi bir yasal boşluk da bulunmamaktadır. Görüleceği üzere Federasyon mallarının haczedilememesi kanun hükmü gereğidir. Amir yasa karşısında müvekkil Federasyon tarafından herhangi bir işlem yapılması da mümkün değildir.açıklamalarına yer verilmiştir.

III. İLGİLİ MEVZUAT

3. Anayasa’nın “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesinde;Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.

4. Anayasa’nın “Mülkiyet hakkı” kenar başlıklı 35 nci maddesinde;Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.

5. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) Ek (1) No.lu Protokol’ün “Mülkiyetin korunması” kenar başlıklı 1 nci maddesinde;Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.

6. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Kurumun görevi başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında;Kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikayet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.

7. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Haczi caiz olmıyan mallar ve haklar” başlıklı 82 nci maddesinin birinci fıkrasında; Aşağıdaki şeyler haczolunamaz: 1-Devlet Malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,”

8. 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanun’un “Bağımsız spor federasyonları” başlıklı Ek 9 uncu maddesinde; “Spor dalı ile ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek, gelişmesini sağlamak, sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak, teşkilatlandırmak, federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek ve Tahkim Kurulu kararlarını uygulamakla görevli ve yetkili, özel hukuk hükümlerine tabi bağımsız spor federasyonları kurulur. Federasyonlar, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur ve kararın Resmi Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanır. Bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişilikleri bu maddede belirtilen usulle iptal edilir ve mal varlıkları Gençlik ve Spor Bakanlığına devredilir. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından bağımsız spor federasyonlarına yapılan yardımlar ile Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinden bu federasyonlara tahsis edilen kaynaklar kullanılarak edinilen her türlü taşınır ve taşınmazlar edinim amacı dışında kullanılamaz ve Gençlik ve Spor Bakanlığı izni alınmadan üçüncü kişilere satılamaz ve devredilemez. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti Gençlik ve Spor Bakanlığına ait olur. Bu taşınmazlar Gençlik ve Spor Bakanlığının mevzuatı çerçevesinde kullanılır. Federasyon malları Devlet malı hükmündedir, haczedilemez. Federasyon faaliyetlerinde görevli bulunanlar, görevleriyle ilgili olarak işlemiş oldukları suçlar bakımından kamu görevlisi sayılır.hüküm ve açıklamalara yer verilmiştir.

IV. KAMU DENETÇİSİ Av. HÜSEYİN YÜRÜK’ÜN KAMU BAŞDENETÇİSİ’NE ÖNERİSİ

9. Şikayetçinin iddiaları, idarenin konu ile ilgili açıklamaları, tüm mevzuat ve üst mahkeme içtihatları birlikte dikkate alındığında; ‘Kamu malları haczedilemez’ hükmünün, kanuni bir hüküm olduğu, ancak hukuki bir hüküm olmadığını gösterdiği, borcunu ödemeyen kamu idaresinin böyle bir korumaya sahip olmasının, iyi yönetim ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil ettiği, değerlendirmesi neticesinde hazırlanan “Tavsiye Kararı Önerisi” Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

V. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

A. Hukuka ve Hakkaniyete Uygunluk Yönünden Değerlendirme

10. Uyuşmazlık konusu, Türkiye Kayak Federasyonu aleyhine yürütülen icra takibine yönelik ödeme emrinin Türkiye Kayak Federasyonu’na tebliğ edilerek takibin kesinleşmesinden sonra icra dosyasına Türkiye Kayak Federasyonu mallarının devlet malı niteliğinde olmasından bahisle haczedilemeyeceğine ilişkin beyanın sunulması üzerine, federasyon mallarının haczine dair bir hukuk boşluğu olduğu ve uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak uygulanacak yazılı veya yazısız hukuk kurallarının bulunmamasının mağduriyetlerin artmasına neden olduğu iddiaları ve buna bağlı mağduriyetin giderilmesi talebi hakkındadır.

11. Uyuşmazlık konusu hakkında verilen yüksek mahkeme içtihatlarında:

11.1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.3.2015 tarih ve E.2013/12-1705, K. 2015/1085 sayılı kararında;Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklı tarafından 08.06.2012 tarihinde borçlunun 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının haczinin talep edildiği ve aynı tarihte icra müdürlüğünce talep kabul edildiğine göre bu tarihte haciz konulduğu; hal böyle olunca da, şikayetçi Yüzme Federasyonunun bütün menkul, gayrimenkul malları, hak ve alacakları ile her türlü gelirleri yukarıda anılan açıklamalar ve maddeler kapsamında haczedilemeyeceğinden; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

11.2. Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi’nin 18.06.2013 tarihli E…./…, K…./… sayılı kararında;29.03.2011 tarih ve 6215 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile değişik 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat Ve Görevleri hakkında Kanun’un Ek 9. maddesinde ” ….” hükmü getirilmiştir. Bu durumda şikayetçi Hentbol Federasyonunun bütün menkul, gayrimenkul malları, hak ve alacakları ile her türlü gelirleri anılan madde kapsamında haczedilemez. O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

11.3. Anayasa Mahkemesi’nin 21.10.1992 tarihli E…./… K…./… sayılı kararında; “Devlet mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin kural Devletin borçlarını kendiliğinden ödeyeceği ve bunun hukuk devletinin gereği olduğu esasına dayanır. Devlet mallarının haczi, bu malların kullanma biçimini değiştireceğinden, devletin malvarlığında ve mali hukukta sürekliliğe engel olarak, kamu yararına zarar verir. Uyuşmazlık konusu olayda, borcun hiç ödenmemesinden değil, bütçe olanaklarına göre, yılını aştığı için gecikerek ödemenin sağlanacağından söz edilmektedir. Devletin etkinliklerinde kamu hizmeti ve dolayısıyla kamu yararı önde geldiğine göre, bir alacaklının kişisel çıkarı için devlet mallarının haczi, diğer değişle özel yararın kamu yararına yeğlenmesi (tercih edilmesi) söz konusu olamaz. Öte yandan, yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Anayasanın 10. maddesinde yer alan eşitlik, mutlak anlamda eşitlik olmayıp, haklı nedenlerin varlığı durumunda farklı uygulamalara olanak veren bir ilkedir. Durum ve konumdaki farklılık, hukuksal özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar ve kuruluşlar için değişik kurallar ve uygulamaları gerekli kılar. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayandırılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Anayasanın amaçladığı eşitlik eylemi değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması, Anayasa ‘nın öngördüğü eşitlik ilkesine uygun düşer’ gerekçeleriyle 2004 sayılı İcra İflas Yasası’nın 538 sayılı Yasa ile değişik 82. maddesinin 1. bendinde yer alan ‘Devlet malları’ sözcüklerinin Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna varmıştır.” şeklinde kararlar verilmiştir.

12. Devlet malları kavramı, Devlet mallarının neler olduğu ve Devlet mallarının haczedilmemesi kuralı hakkında yukarıda yer verilen yüksek mahkeme kararlarında kapsamlı ve ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Söz konusu yüksek mahkeme kararlarında, “’Devlet mallarının haczedilemeyeceği” nin kural olarak kabul edildiği görülmektedir.

13. Diğer taraftan yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi’nin 21.10.1992 tarihli E…./… K…./… sayılı kararında aynı zamanda somut uyuşmazlık konusunun da esasını teşkil eden mezkur yasal düzenlemenin gerekçesi, konuyla ilgili görüşler ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun yaklaşımına yer verilmiş olup (özetle); “Yasa’nın 82. maddesinin 1. bendindeki Devlet mallarının haczedilemiyeceğine ilişkin hükmün gerekçesi aynen; “…. Devletin ödemeye mecbur olduğu bir borç için bütçede tahsisat bulunmadığı veya Devlet borçları için Muhasebei Umumiye Kanunu’unda mevcut usul ve salahiyetlerle borcun ödenmesine imkan olmayan ahvalde Maliye Bakanlığı’nın gelecek sene bütçesine bu borçlar için tahsisat konulması mecburiyetinin kanuna bir hüküm olarak dercini teklif etmiş ise de, hükümetin bu mecburiyeti esasen mevcut olup, aksi halde alakadar dairelerin mesuliyetini araştırmak mümkündür.

13.1. Haczi caiz olmayan mallar, bu mevzuda umumi kanun addedilmesi icap eden İcra Kanunu’nda tayin ve tesbit edilmiş olmakla beraber diğer kanunların da kendi bünyelerinin icabı olan bazı istisnaları ihtiva edebileceklerine nazaran birinci bend; Devlet mallarıyla mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen şeklinde tanzim edilmiştir.” (TBMM Adalet Komisyonu …/…- …/… sayılı Tutanak M.).

13.2. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda İcra ve İflas Yasası’nın görüşmelerinde “…. esasen Devletin güven ve haysiyet sahibi ve borçlarını ödeme yeteneği ve kudretini taşıyan müessese olması sebebiyle uygulanması imkanı olmayan cebir ve tazyike tabi olmadan borcunu yerine getireceği, …… devlet mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin hükmün, kamu düzeni düşüncesine dayandığı ….” belirtilmiştir.

13.3. İcra ve İflas Yasası’ndaki “Devlet mallarının haczedilmezliğine” ilişkin hükmün konuluş nedeni, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 15.1.1947 günlü, Esas: 1946/14, Karar: 1947/5 sayılı kararı ile “... İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde Devlet mallarının haczedilemiyeceğine dair konulmuş olan hüküm, kamu hizmetlerinin düzenli ve arasız bir tarzda yürütülmesini sağlamak maksadını güder … Devletin kendisine ait borcu ödemesi lüzumu, Devlet kamu kişiliğinin itibar ve haysiyeti icabından bulunmakla Devletten alacaklı bulunan kişilerin kovuşturma yollarına başvurmalarına lüzum ve ihtiyaç bulunmayacağı aşikardır. Kaldı ki; kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılmış olan malların hacze konu olabileceklerini düşünmek, Devletin yerine getirmekle görevli bulunduğu hizmetlerin ifa vasıtalarını ortadan kaldırmak gibi arzu edilmeyen bir netice doğurur.” hüküm ve açıklamalarına yer verilmiştir.

14. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına karşı bazı üyeler tarafından yazılan karşı oy yazılarında özetle; “

14.1. Karara muhalif kalan Güven Dinçer ve Servet Tüzün ise yazmış oldukları karşı oy yazısında, özetle, kamu hizmetinin görülmesinin devletin kamu mallarına türlü hukuki rejimler içinde sahip olmasını gerektirdiğini; kamu mallarının tabi tutulduğu değişik hukuki rejimlerin, onların korunması, temadisi ve yönetimi için değişik düzenlemeler gerektirdiğini; dava konusu kuralın, kamu mallarının yapısı, ait olduğu kamu idaresi ve korunması yönünden hiçbir ayırım getirmeden tekdüze olarak bu konuyu düzenlediğini ve kamu hizmetinin çeşitliliği ve gereksinimleri yönünden hukuka uygun ve adil bir uygulama yolunu kapadığını ve adeta kamu gücünü kullananları hukuk dışına ittiğini; devletin çeşitli yapıdaki kuruluşlarına ait olan ve onların hüküm ve tasarrufunda bulunan ve özel mülk niteliğindeki kamu mallarının özel kişilere ait olan özel mülkten farkı olmadığını, bu yüzden de bunların genel hükümlere tâbi tutulmaları gerektiğini; bu nedenlerle dava konusu kuralın Anayasa’nın mülkiyet hakkını düzenleyen 35. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden iptalinin gerektiğini,

14.2. Karara muhalif kalan üyelerden Mustafa Gönül ise yazmış olduğu karşı oy yazısında, özetle, devletin borcunu kendi isteğiyle ödeyeceği inancının, genelde kuramsal bir iyimserlikten öteye geçmediğini; devlete karşı beslenen güven ve saygıyı aşındırdığını, yargı kararlarıyla kesinleşmiş olan bireyin alacağı karşısındaki “devlet malları” ayrıcalığına dayanan “haczedilmezlik” engelini kaldıracak ya da yumuşatacak yeni yasal düzenlemeler yapılmasının zorunlu olduğunu, bu düzenlemenin, “devlet malları’ kavramına getirilecek ve madde metnine yansıyacak “Devletin kamu malları”, “Devletin özel malları” biçiminde çözümleyici bir ayırımla olabileceğini, bu alanda öğretinin açıklamalarının göz önünde bulundurulması gerektiğini, İİK m. 82, I/1’de geçen “Devlet malları” kavramının “Devletin kamu malları” biçiminde değiştirilmesi gerektiğini; böylece devletin özel mallarının “haczedilebilir” bir statüye alınması gerektiğini, ayrıca, yargısal bir kararla bir alacağın doğduğu günden itibaren, o güne değin herhangi bir kamu hizmetinin ögesi olmamış devletin özel malının, kasıtlı olarak bir kamu hizmetine özgülenmesinin, bu düzenlemede yer alacak bir kuralla geçerli sayılmaması gerektiğini ”ifade etmişlerdir. [Dr. Cenk AKİL, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Bir Kararı Vesilesiyle Devlet Mallarının Haczedilmezliği Kuralı Üzerine Düşünceler” (Ankara Barosu Dergisi, Sayı 2, (Sayfa 97-119), 2012]

15. Belediye’den alacağını tahsis edemeyen başvuran tarafından, Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi ile öngörüldüğü şekli ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddia edilerek AİHM nezdinde açılan …/no.lu … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti./Türkiye davasında verilen 06/10/2009 tarihli kararda; “AİHM, içtihadından doğan ilke uyarınca, ileri sürülebilirliği yeterince ortaya konulduğunda bir alacağın, Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi uyarınca “mülk” olarak değerlendirilebileceğini hatırlatmaktadır (bkz, Stran ve Stratis Andreadis Yunan Rafineleri — Yunanistan, 9 Aralık 1994 ve Bourdov — Rusya, başvuru no: 59498/00). işbu davada bu durum söz konusudur. Bilahare AİHM, özellikle bazı devletlerde paranın değer kaybetmesi göz önüne alındığında, Yüksek Sözleşmeci tarafın borcunu çok uzun sürede gecikmeli olarak ödemesinin, ileri sürülebilir bir alacağı bulunan kişinin maddi kaybının artmasına neden olduğunu ve söz konusu kişiyi belirsiz bir durumda bıraktığını belirtmektedir (bkz Akkuş – Türkiye, 9 Temmuz 1997). AİHM, mevcut davada, Körfez İcra Müdürlüğü’nün başvuranın alacağı olduğunu kabul ettiğini ve Belediye hakkında 18.985.000.000 TL tutarında ödeme emri çıkardığını gözlemlemektedir. Cebri icra işlemi başlatılmasına rağmen, ilgili ulusal düzenleme dikkate alındığında, başvuran, söz konusu alacağını elde edememiştir. Bununla birlikte, sunulan bilgiler göz önüne alındığında, söz konusu ödeme halen yapılmamıştır. Bu itibarla, Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edildiği hükmüne varmak uygun olacaktır (benzer dava bkz, Kanioğlu ve diğerleri — Türkiye, başvuru numaraları: 44766/98, 44771/98 ve 44772/98, 11 Ekim 2005).” şeklinde hüküm kurulmuştur.

16. Anayasa Mahkemesi içtihatlarında; Anayasa’nın 35 nci maddesine göre kişilerin mülkiyet haklarının ancak kanunun öngördüğü usullerle ve kamu yararı gereği sınırlandırılabileceği, Anayasa’nın 13 üncü maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet haklarının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması gerektiği vurgulanmaktadır. AİHM kararlarında da benzer şekilde, mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin Sözleşme’ye uygunluğu denetlenirken yapılan müdahalenin kamu yararı ya da genel yararı amaçlamasının yanı sıra toplumun genel yararı ile birey haklarının korunması arasında adil bir dengenin de gözetilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

17. Uyuşmazlık konusu hakkında ilgili federasyondan alınan cevabi yazıda uyuşmazlığın esasını teşkil eden ve şikayetçi vekili tarafından ileri sürülen borca ilişkin, ödenmesi veya ödeneceği hususu da dahil olmak üzere herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı fakat “... Görüleceği üzere Federasyon mallarının haczedilememesi kanun hükmü gereğidir. Amir yasa karşısında müvekkil Federasyon tarafından herhangi bir işlem yapılması da mümkün değildir.” açıklamasına yer verildiği tespit edilmiş olup bu noktadan hareketle, Devlet mallarının haczedilememesi kuralının, uygulamada genellikle borçlu devlet kurumunun borcunu süresinde ödemekten kaçınmasına sebebiyet verdiği ve alacağa karşı yapılan takipleri akamete uğratabildiği, oysaki söz konusu kuralın ‘Devletin borçlarını kendiliğinden ödeyeceği ve bunun hukuk devletinin gereği olduğu esasına dayandığı’ hususu dikkate alındığında böylesi bir durum ortaya çıkması halinde Anayasa’nın; mülkiyet hakkının korunmasına ayrıca mülkiyet hakkı bakımından ölçülülük ilkesine ve hak arama hürriyetine ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil edeceği değerlendirilmiştir.

18. Başvuranın iddiaları, idarelerin konuya ilişkin açıklamaları, ilgili mevzuat, mahkeme kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; şikayetçi vekili tarafından Erzurum 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası kapsamında yürütülen ve kesinleştiği ifade edilen icra takibine bağlı alacağın başvuran şirkete mümkün olan en kısa sürede ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

B. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

19. İyi yönetim ilkelerine, 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “İyi yönetim ilkeleri” başlıklı 6 ncı maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu ilkeler yönünden yapılan değerlendirmeler neticesinde; ilgili idareden istenilen bilgi ve belgelerin Kurumumuza süresi içinde gönderildiği tespit edilmiştir.

VI. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

20. 6328 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bu Tavsiye Kararının idareye tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde idare tarafından herhangi bir eylem ya da işlem tesis edilmezse (varsa) dava açma süresinden kalan süre işlemeye devam edecek olup, Ankara İdare Mahkemesi’ne yargı yolu açıktır.

VII. KARAR

Yukarıda açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, ŞİKAYETİN KABULÜNE;

Şikayetçi vekili tarafından Erzurum 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası kapsamında yürütülen ve kesinleştiği ifade edilen icra takibine bağlı alacağın başvuran şirkete mümkün olan en kısa sürede ödenmesi için TÜRKİYE KAYAK FEDERASYONU BAŞKANLIĞI’NA TAVSİYEDE BULUNULMASINA,

Diğer taraftan şikayet konusunun değerlendirilmesi ve sair hukuki mevzuat kapsamında yapılması gerekenlerin takdiri için kararımızın bir örneğinin, T.C. GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI SPOR HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE İLETİLMESİNE,

Kararın BAŞVURANA ve TÜRKİYE KAYAK FEDERASYONU BAŞKANLIĞI’NA tebliğine,

6328 sayılı Kanunun 20 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Türkiye Kayak Federasyonu Başkanlığı’na bu karar üzerine tesis edilecek işlemin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi.

Şeref MALKOÇ

Kamu Başdenetçisi

Yorumunuzu Paylaşın

SON YAZILAR