Altınordu FK Başkanı Seyit Mehmet Özkan, 1-1 biten Bandırmaspor maçından sonra futbolcularına açık mektup yazdı. Bu mektup, kulübün Internet sitesinde yayınlandı. Özkan, bu mektupla futbolcuların ara transfer döneminde kulüpten ayrılmalarını istedi.
Bu mektup Türk futbolunun, spor yönetiminin içler acısı haline ortaya koydu. Futbolcuların şamar oğlanına döndüklerini, ciddi mobinge uğradıklarını, hiçbir güvenceleri olmadığını, kaderlerinin kulüp başkanının iki dudağı arasında olduğunu, her an hedef tahtası olabileceklerini gösterdi.
TFF, Özkan’ı disipline sevk edecek mi göreceğiz. TFF’nin hiç düşünmeden sevk etmesi gerekir.
Özkan, hangi futbolculara kapıyı gösterdi? Yola evlatları ile devam edeceğini yazdığına göre, Özkan büyük yaştaki futbolculara seslenmiş olmalı.
Altınordu’nun oyuncu listesine baktığımızda Özkan’ın şu isimlere seslendiğini düşünüyorum: Emre Kara (1989), Erdoğan Yeşilyurt (1993), Göksu Türdoğan (1985), Kenan Karışık (1987), Mehmet Ozan Tahtaişleyen (1985), Muhammed Emel (1995), Murat Hocaoğlu (1995), Serkan Göksu (1993), Sertaç Çam (1992), Sinan Osmanoğlu (1990), Uğur Arslan Kuru (1989), Umut Sözen (1990), Üstün Bilgi (1988), Yusuf Abdioğlu (1989)
Peki futbolcular bu kadar korumasız mı? Onları kim koruyabilir?
İÇERİĞİN KALDIRILMASI VE ERİŞİM ENGELLEME TALEP EDEBİLİRLER
Altınordu FK’nın futbolcuları, kendilerine çeşitli sıfatlar atfederek kişilik haklarına saldıran Özkan’ın yazısının kaldırılmasını veya en azından ilgili yazıya erişimin engellenmesini talep edebilirler. Avukatları, farklı kanunlarda öngörülen yöntemleri kullanabilirler.
FUTBOLCULAR İŞÇİDİR
Özkan’a göre, futbolculuk, bir meslek değil. Sadece bir uğraş. Özkan‘ın “uğraş”tan ne anladığı da belli değil. Yazısından anlaşılmıyor.
Türkiye’de futbolcuların statüsü henüz anlaşılmadı. Medyatik spor hukukçularımız bile futbolcunun niteliğini bilmiyorlar.
Futbolcu, işçidir. Dünyada istisnasız bu şekilde nitelendirilir. Bu konu sadece Türkiye’de tartışmalı. Bu da, Türk akademisyenlerin ve avukatların hukuku sulandırma alışkanlığının sonucu.
Futbolcunun yüksek ücret alması sebebiyle işçi olarak nitelendirilemeyeceğini iddia eden hukukçularımız Borçlar Hukuku Özel Hükümler ders kitaplarını ve ders notlarını tekrar okumalarını tavsiye ederim. “Hizmet sözleşmesi” konusundaki bilgilerini tazelesinler.
TFF TALİMATLARI HUKUKA AYKIRI
Türkiye’de bir başka hukuki sorun ise, futbolcu-kulüp ilişkisini sadece TFF Talimatları uyarınca değerlendirme çabası.
TFF Talimatları’nı normlar hiyerarşisinde en üste koyan hukukçularımızın bilgi düzeyini tartışmayacağım. TFF Talimatları, Türk Anayasası’nın ve Türk Borçlar Kanunu’nun altındadır. Bu Talimatlar, Türk mevzuatına uygun olmak zorundadır. FIFA talimatına uygunluk, Türk hukukuna uygunluk karinesini doğurmaz. Türk Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri nisbi emredici niteliktedir. İşçi aleyhine düzenleme getirilemez.
Son olarak, TFF Talimatları, FIFA ve UEFA düzenlemelerine uygun olmadığını belirteyim. FIFA düzenlemelerinde futbolcuyu koruyan hükümler TFF Talimatları’na işlenmedi. Sözleşmenin feshi için öngörülen süre ise FIFA düzenlemesine açıkça aykırı. Futbolcuyu 30 gün kulübe bağlayan ve kulübe her türlü suistimali yapma imkanı tanıyan bu hüküm hala yürürlükte.
BAŞKANIN PSİKOLOJİK TACİZİ ALTINORDU FK’YI BAĞLAR
TFF Talimatları’nın hukuka aykırı ve eksik olması, futbolcuların korumasız olduğu anlamına gelmez.
Futbolcular Türk Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesi hükümlerine dayanabilirler. Aynı şekilde, FIFA’nın ulusal mevzuata aynen geçirilmesini istediği hükümleri ileri sürebilirler.
Başkanları tarafından taciz edilen ve taraftarlara yem edilen Altınordu FK futbolcuları öncelikle Türk Borçlar Kanunu’na dayanabilirler.
Türk Borçlar Kanunu’na göre, işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür (TBK md. 417/I).
Altınordu FK, başkanının psikolojik tacizinden ötürü sorumludur. Futbolcular hem başkandan hem de kulüpten tazminat isteyebilirler. İşverenin kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi olacaktır (TBK md. 417/III).
Kanun futbolculara tazminat talep etme hakkı verse bile futbolcular kulübe dava açarlar mı?
KADRO DIŞI BIRAKMANIN ÖNÜNE NASIL GEÇİLECEK?
Futbolcular, kulüpten veya başkandan tazminat isterler ise, büyük ihtimalle kadro dışı bırakılacaklar.
Kadro dışı bırakma, haklı ve objektif sebebe dayanması gerekirken, Türkiye’de kulüpler bu imkanı kötüye kullanıyorlar. TFF de kadro dışı bırakma uygulamasına izin veriyor. Bugüne kadar futbolcusunu kadro dışı bıraktığı için cezalandırılan tek bir kulüp yok.
İsviçre Federal Mahkemesi, kadro dışı bırakmanın son çare olması ve ölçülülük ilkesine uygun hareket edilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. İFM, antrenörüne hareket çeken futbolcunun kadro dışı bırakılmasını uygun görmemiş ve kadro dışı bırakılan futbolcunun sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini kabul etti.
FIFPro da bu konuda çok hassas. FIFPro, kadro dışı bırakma uygulamasına karşı çıkıyor. FIFPro ulusal mahkemeler, tahkim mahkemeleri ve CAS önünde bu uygulamaya karşı savaş veriyor.
UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM KURULU’NA BAŞVURU ZORUNLU MU? UÇK BAĞIMSIZ MI?
Futbolcular, tazminat davası açmaya karar verseler, nereye başvuracaklar? Devlet mahkemelerine mi, TFF bünyesindeki Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’na mı başvurmalılar?
Kulüp başkanına karşı devlet mahkemelerinde dava açılabilir. Ancak kulübe karşı açılacak davada görev konusu tartışmalı.
Kulübün sorumluluğu sözleşmeden doğan sorumluluk olarak nitelendirilecek. Sözleşmeden doğan sorumluluğun ise Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun görevi kapsamında olduğu iddia edilebilir.
Sözleşme imzalanırken kabul edilen tahkim şartı geçerli midir? Futbolcunun tahkim konusunda serbest iradesi var mıdır? Sözleşmeden doğan sorumluluktan tahkime başvuru zorunlu değildir. Zira Anayasa değişikliğinde bu konu açıkça kapsam dışında bırakılmıştır. Anayasa’da kapsam dışı bırakılan ve TFF Kanunu’nda açıkça zorunlu başvuru makamı olarak kabul edilmemiş bir kurul, Statü değişikliği ile zorunlu hale getirilebilir mi?
Yukarıdaki sorular Anayasa, usul hukuku ve tahkim uzmanlarının yanıt verebileceği sorulardır. Ne yazık ki spor hukukçuları temelsiz ve gerekçesiz şekilde UÇK’nın zorunlu tahkim makamı haline geldiğini iddia ediyorlar. Sadece UÇK Talimatı’na referans veren bu görüşleri ciddiye almak mümkün değil.
UÇK’ya başvurunun zorunlu hale geldiğini kabul edelim. Bu sefer UÇK’nın yapısı güven vermiyor. Kulüpler tarafından seçilen TFF, UÇK’da Başkanlar Kurulu oluşturdu. UÇK heyetlerinde başkan bu Kurul üyeleri arasından atanıyor. Kulübün atadığı hakem ve kulüplerin seçtiği TFF’nin başkan olarak atadığı hakem karşısında futbolcuların pek şansı yok. Görünüşte bile bağımsız olmayan bir kuruldan adil ve hukuka uygun karar beklemek hayal.
PROFESYONEL FUTBOLCULAR DERNEĞİ NEREDE?
Yukarıda sayılan tüm olumsuzluklar, hukuka aykırlıklar futbolu sarmışken futbolcuların haklarını korumak için kurulduğu iddia edilen ve futbolcuları TFF genel kurulunda temsil eden Profesyonel Futbolcular Derneği ne yapıyor?
Hiçbir şey.
Profesyonel Futbolcular Derneği, TFF’nin hukuka aykırı talimatlarının değiştirilmesi için kılını kıpırdatmıyor. UÇK sisteminin değişmesi için uğraşmıyor. Bu konularda raporlar hazırlayıp yayınlamıyor. Kamuoyunu bilgilendirmiyor. Lobi yapmıyor. FIFPro‘dan destek istemiyor. Futbolcuları dava açmaya yönlendirmiyor. Kendisi davalar açmıyor.
Sormak lazım: Profesyonel Futbolcular Derneği nerede?