Sporcu çocuklar büyük risk altındalar.
Bu çocuklar, ailelerinden çok antrenörleri ile vakit geçiriyorlar. Çok küçük yaştan itibaren yanlarında aileleri, akrabaları olmaksızın şehirler hatta ülkeler arası yolculuklar yapıyorlar. Aileden olmayan insanlarla yolculuk ediyor, otellerde kalıyorlar.
Sporda tek tehlike büyükler değil. Çocukların akranları, takım arkadaşları ve yaşıt rakipleri çocuklara büyük zarar verebiliyorlar.
Oysa akran zorbalığı çocukları (18 yaş altındaki insanları) intihara sürükleyecek kadar tehlikeli bir durum.
Kulüplerdeki antrenmanlarda, deplasman/turnuva yolculuklarında, maçlarda, turnuvalarda, kamplarda, milli takım kamplarında akran zorbalığına çok sık rastlanıyor.
Özellikle spora yeni başlayanlara, ilk kez kulüp takımına girenlere, ilk deplasman yolculuğu yapanlara, ilk kez kampa katılanlara, milli takıma ilk kez alınanlara hoşgeldin partisi niteliğinde, giriş (inisyasyon) törenleri yapılıyor. Bu törenlerde (!) çocuğa eziyet ediliyor.
Sporun içinde olanlar bu olayları şahsen yaşamış ya da bu olaylara şahit olmuşlardır.
Ne yazık ki Gençlik ve Spor Bakanlığı sporda çocuk istismarını gündemine almadığı gibi sporda akran zorbalığını da görmezden geliyor.
Sporda Çocuk Koruma programları oluşturulmuyor.
Federasyon ve kulüp yöneticileri, antrenörler, sporcular, veliler eğitilmiyorlar.
Çocuklar, yaşadıklarını ya da şahit olduklarını spordan koparılacakları korkusuyla ailelerine bile anlatamıyorlar.
Gizli ihbarcılık (whistleblowing) sistemi kurulmadı.
Bir şekilde ihbar etmeye cüret edenler ise korkutuluyorlar. Disiplin süreci işletilmiyor. Göstermelik açılan dosyalar örtbas ediliyor.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖRNEK OLSUN!
Bu hafta ulusal medyada ümit verici bir haber okudum.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, akran zorbalığına karşı farkındalığın artırılması için öğrenci, öğretmen ve aileleri sürekli destekleyeceklerini, Aile Okulu projesindeki programları güçlendireceklerini, rehber öğretmenlere yönelik mesleki gelişim programları başlatacaklarını açıkladı.
Bakan Özer, bu kapsamda 2022-2023 eğitim öğretim yılıyla okullarda tüm kademelerde “akran zorbalığı”, “siber zorbalık”, “psikolojik sağlamlık” gibi konuları içeren yeni farkındalık ve psikoeğitim programlarının hazırlandığını kaydetti.
Sınıf rehberlik programlarının yürütüldüğünü, risk durumlarına yönelik okullarda gelişimsel önleyici psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri verildiğini belirten Özer, bunun yanında akran zorbalığı farkındalık programlarını hazırladıklarını anlattı. Özer, ayrıca okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin akran zorbalığı konusunda farkındalık kazanmaları ve baş etme becerileri geliştirmelerine yönelik çeşitli programlar hazırlandığını ifade etti.
Bakan Mahmut Özer, çalıştay raporuna da yansıyan ve akademisyenlerce akran zorbalığı çalışmalarının bütüncül bir yaklaşımla yürütülmesi, sağlıklı okul ikliminin oluşmasında okul yöneticileri, öğretmenler, veliler ve yardımcı personel gibi tüm okul paydaşlarının birlikte hareket etmesi ve ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliğinin arttırılmasına yönelik bir öneri geldiğini aktardı.
Bugüne kadar Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun ağzından “sporda çocuk koruma”, “sporda akran zorbalığı”, “önlem”, “eğitim” kavramlarını duymadık.
Umarım Milli Eğitim Bakanlığı’nın çalıştayında “ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliğinin arttırılmasına” yönelik öneriler getiren akademisyenler bu kurumlar arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı da saymışlardır.
Çocukların okullara göre sporda daha korunmaya muhtaç olduklarını gözden kaçırmamalıyız.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın en kısa zamanda Ulusal Sporda Çocuk Koruma programı hazırlaması, çocukların istismar ve akran zorbalığından korumak için yoğun şekilde çalışması gerekiyor.