spor hukuku

Nihat Özdemir: “Maçlar Nisan Sonuna Kadar Oynanacak”

UEFA, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi maçlarını erteledi, özel maçların Haziran ayından itibaren oynanmasına karar verdi.

TFF başkanı Nihat Özdemir, konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Nihat Özdemir, Türkiye’de liglerin Nisan sonuna kadar seyircisiz oynanacağını açıkladı.

Özdemir, konuyla ilgili çelişik beyanlarda bulundu.

Özdemir, konuşmasının başında, seyircisiz oynama kararını birkaç gün önce açıklanan cumhurbaşkanı kararına dayandırdı. Cumhurbaşkanının kararını uyguluyorlarmış.

Soru-cevap bölümünde ise Özdemir ağzındaki baklayı çıkardı.

Özdemir, TFF olarak aldıkları her kararı Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu ile görüşerek aldıklarını belirtti.

Özdemir, şu garip cümleyi kurdu: “Aldığımız her karar sadece futbolcularımızı, takımlarımızı, liglerimizi değil; bizim aldığımız her karar Türkiyemiz’i ilgilendiren kararlardır. Her şeyden önce, bizim için en önce gelen Türkiye’dir.

Özdemir, seyircisiz oynama kararının sadece TFF’ye ait olduğunu ağzından kaçırdı.

Maalesef sporcuların, teknik ekiplerin, saha çalışanlarının sağlığını ve onlardan bulaşma riski sebebiyle kamu sağlığını tehdit eden seyircisiz oynama kararının nasıl Türkiye’nin menfaatine olduğunu açıklayamadı.

ÖZDEMİR, UEFA’NIN KARARINI YANLIŞ AKSETTİRDİ

Özdemir, “UEFA’nın bütün liglerin Haziran’a kadar tamamlanmasını arzuladığını” dile getirdi.

Dikkat edelim! UEFA, liglerin Haziran ayına kadar bitirilmesi yönünde talimat vermedi. Böyle bir talimat veremez de. UEFA sadece dileğini paylaştı.

Diyelim ki, UEFA liglerin Haziran’a kadar oynatılması talimatı vermiş olsun. Bu durumda neden Türkiye’de maçlar Nisan’a kadar seyircisiz oynanacak? Nisan’a kadar maçlar oynanabiliyorsa, ligin bitirilmesinin önünde herhangi bir engel var mı?

Nihat Özdemir ve ekibi, kamu sağlığını tehdit ediyor.

Özdemir, “Türkiye’nin menfaatini düşündüklerini” söyledi ama o Türkiye, bizim Türkiye’miz değil.

Maçların seyircisiz oynanmasından menfaat sağlayan sadece iki aktör var: var: Yayıncı kuruluş Beinsports Türkiye ve Yıldırım Demirören’in yönettiği İddaa ile bahis şirketleri

TFF yönetimi, yayıncı kuruluşa ve bahis şirketlerine para kazandırmak için insan sağlığını tehlikeye atıyor.

Kulüpler ise yayın gelirlerinin peşine düşmüş. İşçilerine sahip çıkmıyorlar. “Bu ortamda maç oynanmaz” diyemiyor, erteleme talep edemiyorlar.

PROFESYONEL FUTBOLCULAR DERNEĞİ BUHAR OLDU

Dünyada futbol dahil bütün spor karşılaşmaları ya iptal ediliyor ya da erteleniyor.

Avrupa’da dört ülke dışında bütün ülkelerde ligler ertelendi.

Türkiye’de futbolcuların, bunların yakınlarının ve son tahlilde hepimizin hayatı tehlikede.

Türkiye’de sadece birkaç yabancı sporcu maçların oynanmasına açıkça itiraz etti. Türk sporcular konuşmuyorlar. Konuşamıyorlar. Zira kulüplerinden kovulabilirler, milli takımlardan çıkarılabilirler. Onları kimse korumuyor.

Bu korku imparatorluğunda sesini çıkarabilecek, yüksek sesle itiraz etme gücüne sahip tek bir kurum var: Profesyonel Futbolcular Derneği (PFD).

PFD, Dünya Futbolcular Birliği’nin (FIFPro) üyesi.

FIFPro, geçen hafta bir mesaj yayınladı. FIFPro, futbolcuların maçları çıkmayı reddetme kararlarını desteklediğini açıkladı. FIFPro ilgili kurumları futbolcuların sağlığını korumak için gerekli adımları atmaya ve ligler hakkında hızlı karar vermeye davet etti.

FIFPro her gün yeni açıklama yayınlıyor. Federasyonların maçların ertelenmesi kararını destekliyor.

Peki Profesyonel Futbol Derneği ne yapıyor?

PFD, FIFPro‘nun maçlara çıkmama kararı ile ilgili açıklamasını tercüme edip yayınlamalıydı. Derneğin sitesinde bu açıklama hakkında tek kelime haber bulunmuyor.

Dernek, seyircisiz oynama kararını eleştirmek yerineDevletimizin Aldığı Karara Saygı Duyuyoruzbaşlıklı bir yazı yayınladı.

Böyle meslek birliği olmaz!

Devlet, futbolcuların sağlığını hiçe sayan bir karar almış. Avrupa’da liglerin ertelendiğini gören futbolcular öfkeli ve korkuyorlar.

PFD, maçların ertelenmesi için lobi yapacağına, kamuoyu oluşturacağına devlete mendil açıyor.

Açıkçası bu dernekten başka bir hareket de beklenemezdi.

Bu derneğin yönetim kuruluna bir bakalım. Yönetim kurulu üyeleri ya teknik direktör ya da futbol yorumcusu. Sistemden beslenen adamlar. Bu adamlardan sisteme karşı çıkmaları beklenebilir mi?

Teknik direktörler, işveren temsilcisidir. İşçilerin değil işverenin menfaatlerini savunurlar.

Futbol yorumcuları ise görsel ve yazılı medyada boy gösteriyorlar. Federasyona ve kulüplere yakın olmak zorundalar. Yoksa bir anda kendilerini kapı önünde bulurlar.

KULÜPLERİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR

Anlaşılan, Türkiye’de futbolcular yalnız, sahipsiz. Devlet bir kesimin maddi menfaatlerini korumak için futbolcuları ateşe attı.

Gelecek günlerde birçok yabancı futbolcunun sözleşmelerini feshettiğini göreceğiz. Gücü olmayanlar, alacaklarından vazgeçecekler. Damarlı olanlar ise FIFA’ya başvuracaklar.

Bugün susan kulüplere başarılar diliyorum. FIFA ve CAS önünde kimse onların yanında olmayacak.

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: