spor hukuku Sporda Şiddet

Diken’deki Röportajımız

Geçtiğimiz haftasonu (13-14 Mayıs) Kadir Has Üniversitesi‘nde Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu düzenlendi. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi ve Kadınlar İçin Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği‘nin birlikte organize ettiği sempozyumda çok değerli konuşmacılar önemli konuları tartıştılar. Sempozyumdan önce Diken Haber Portalı’nda sempozyumla ilgili röportaj yayınlandı. Bu röportaja ben de katkı sundum.

Geçtiğimiz haftasonu (13-14 Mayıs) Kadir Has Üniversitesi‘nde Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu düzenlendi.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi ve Kadınlar İçin Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği‘nin birlikte organize ettiği sempozyumda çok değerli konuşmacılar önemli konuları tartıştılar.

Sempozyumdan önce Diken Haber Portalı’nda sempozyumla ilgili röportaj yayınlandı.

Bu röportaja ben de katkı sundum.

Bana sorulan sorular ve yanıtlarım aşağıdaki gibidir.

Futbolda kadın görünürlüğünün az olmasında, Türkiye’deki kültürün bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Avukat-arabulucu Mert Yaşar: ‘Kültür’ derken, hangi kültürden bahsediyoruz? Toplumsal kültür mü, spor yönetiminin ve spor medyasının kültürü mü? TFF yönetimi, kadın futboluna uzaktan bakıyor. FIFA ve UEFA, kadın futbolunun gelişimi için eğitimler ve kampanyalar düzenliyor. TFF, bu programlara kadın çalışanlarını gönderiyor ama eğitim ve kampanya çıktılarını Türkiye’de uygulamıyor.

TFF göstermelik iş yapıyor. Türk spor medyasında ise kadın yok. Erkek yöneticileri ise cinsiyetçi yaklaşım sergiliyorlar. Kendi beğenilerini toplumun beğenisi zannediyorlar. Kadınların futbol oynayamacağını düşünüyorlar. Kadınları haber yaptıkları zaman ise kadınların cinselliğini manşet yapıyorlar. Bu cinsiyetçi yaklaşımdan destek bekleyemeyiz. TFF ve spor medyası kadın futboluna destek verse, toplumun kadın futboluyla büyük ilgi göstereceğini düşünüyorum.

Sportif Lezbon’dan bir oyuncu, “Tribünler, kadınlar ve LGBTİ’leri hedef alan nefret söyleminin en ‘meşrulaştırılmış’ mekanları” demişti. Sizce bu ‘meşruiyet’ nereden geliyor?

Mert Yaşar: Tribünlerde nefret söylemi yapan kişiler, bir grupla hareket etmenin ve anonimleşmenin arkasına sığınıyorlar. TFF ve kulüpler bu tezahüratlar hakkında sessiz kalmayı tercih ediyor. TFF’nin kulüplere ceza vermesi yeterli değil. Passolig olmasına rağmen, tribün kapatma gibi toplu ceza verilmesi de doğru değil. CCTV sistemi sayesinde küfürlü tezahürat yapanlar ve nefret söyleminde bulunanlar rahatlıkla tespit edilebiliyor. TFF ve kulüpler bu taraftarları savcılığa ihbar etmiyor. Kulüpler bu taraftarların kombinelerini iptal etmiyor; stadyuma giriş yasağı koymuyor.

Cezasızlık tek etken de değil. TFF’nin ve kulüplerin küfre karşı kampanyaları yok. Taraftar gruplarını ve spor kamuoyunu eğitmek; fan-coaching gibi uygulamalara imza atmak gibi vizyonları yok. “Küfür, toplumsal bir sorun. Toplumda olan, stadyumda da olur. İnsanlar küfrederek rahatlıyorlar” deniyor. Madem bu genel bir sorun, neden kulüplere ceza veriliyor? Devleti de unutmayalım. Polis memurları toplu halde nefret söyleminde bulunanlara müdahale etmiyorlar. Savcılar genelde sessiz kalıyor. TFF ve kulüpler sorumluluktan kaçtığı sürece tribünde nefret söylemi devam edecek.

Yorumunuzu Paylaşın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: