Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 01.07.2020, 2016/20501 E., 2020/6789 K.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 01.04.2006-29.09.2014 arası, en son 1.800-TL net ücretle davalı Şirkete ait … Gazetesinin spor bölümünde sayfa sekreteri olarak günlük maç, etkinlik ve spor haberlerini takip ederek spor sayfasını düzenlediğini, resim ve yazıları toplayıp spor sayfasına görsel son şeklini vererek baskıya hazırladığım 8 yıl boyunca mesleği gereğince yoğun bir şekilde haftada en az 6 gün çalışmasına tüm milli ve dini bayramlar ile hafta tatillerinde çalışmasına karşın fazla mesai ücretleri ile bayram ve hafta tatili ücretlerinin, asgari geçim indirimi ücretini ve emeğinin karşılığını alamadığını ve son aylarda da ödemelerin geciktiğini, ayrıca yoğun çalışma temposu nedeniyle yıllık izinlerinin tamamını da kullanmadığı gibi ücretlerini de alamadığını, tüm bu nedenlerden dolayı iş akdini feshetmek zorunda kaldığını bu nedenlerle son aya ilişkin maaş alacağı ile yıllık izin ücreti alacağının, dini ve milli bayram, resmi tatil, hafta tatili ücreti alacağını, fazla mesai ücreti alacağını sosyal haklardan kaynaklanan alacakları ile kıdem tazminatı alacağı için …,… , Noterliğinin 29.09.2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek davalıdan alacaklarını talep ettiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; öncelikle davanın hukuki yarar şartı yokluğundan reddini talep ettiğini, davacının dava tarihinden 5 yıl öncesine ait kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca iş akdini haklı nedenlerle feshettiği iddiasının hukuken geçersiz olup kıdem tazminatına hak kazanmasının hukuken olanaksız olduğunu, bir kimsenin uzun süre işçilik hak ve alacaklarını tahsil etmeden çalıştığı iddiasının hayatın olağan akışına ters olabileceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanamayacak şekilde feshedildiğinin davalı işverenlikçe ispat yükü işverene ait olup, ispat yükümlülüğü yerine getirilemediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun kapsamında gazeteci olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Basın çalışanlarıyla ilgili 5953 sayılı Yasanın 1 inci maddesinde, “Bu Kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki işçi tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir” şeklinde kurala yer verilerek Kanunun kapsamı ve gazeteci tanımı ortaya konulmuştur. Buna göre Kanunun kapsamında kalan işyerleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajansları olarak sıralanabilir. Kanunda bahsi geçen “gazete” ve “mevkute” gibi kavramların nesne anlamında olmadığı günlük gazete ya da daha uzun dönemsel yayınların basıldığı yer olan işletmenin anlaşılması gerektiği açıktır. Bununla birlikte gazete ve dönemsel yayının Türkiye’de yayınlanması bir başka zorunluluktur. Bahsi geçen dört tür işyerinde fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlar, Kanunda gazeteci olarak adlandırılmıştır.
Günlük veya çok kısa aralıklarla yayınlanan, günlük haber ileten, nispeten büyük boyutta basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de, günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibarıyla, gazetenin nesne olarak basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulması da mümkündür. Dairemizce elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan çalışanın, 5953 sayılı Yasa kapsamında gazeteci olduğu kabul edilmiştir (Yargıtay 9. HD. 17.4.2007 gün 2006/33909 E, 2007/11104 K.).
Fikir ve sanat işinde çalışma ölçütü, gazetecilik mesleğinin yerine getirilmesine dair ve doğrudan doğruya söz konusu alanlarda çalışmayı ifade eder. Buna göre, yazar, muhabir, redaktör, düzeltmen, çevirmen, fotoğrafçı, kameraman, ressam, karikatürist gibi çalışanlar gazetecilik mesleği ile doğrudan doğruya ilgili olup, gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Ancak aynı tür işyerlerinde teknik sorumlu, şoför, sekreter, muhasebe elemanı, satış ve pazarlama gibi işlerde çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilemezler.
Öte yandan 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 38 inci maddesinde, özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanların da 5953 sayılı Kanunun kapsamında olduğunu açıklanmıştır. Özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanlar yönünden fikir ve sanat işi yapma koşulu söz konusu değildir. Ancak haberle ilgili birimde çalışma kavramı, haberin oluşumuna doğrudan katkı sağlama olarak değerlendirilmelidir. Buna göre haber müdürü, muhabir, foto muhabiri, spiker, haber kameramanı gibi çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, uplink görevlisi, şoför, diğer teknik ve idari personelin, haberin oluşumuna doğrudan katkıları olmadığından gazeteci kavramına dahil değildirler.
Günlük veya çok kısa aralıklarla yayımlanan, günlük haber ileten nispeten büyük boyutta basılı eser olarak tanımlanabilen gazetenin umuma hitap etmesi ve devamlılık göstermesi gerekir. Gazetenin yayınlanması bir başka anlatımla basılıp çoğaltılması gerekirse de, günümüzde teknoloji ve iletişimin geldiği nokta itibarıyla, gazetenin nesne olarak basımı ve dağıtımı bir zorunluluk değildir. Gazetenin elektronik ortamda, umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulması da mümkündür. Dairemizce elektronik gazetelerin yayın koordinatörlüğünü yapan bir çalışanın 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun kapsamında gazeteci olduğu kabul edilmiştir (Yargıtay 9. HD. 17.4.2007 gün 2006/ 33909 E, 2007/11104 K.).
5953 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde, “Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkül ve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen memur ve hizmetliler hakkında bu Kanun hükümleri”nin uygulanmayacağı hükme bağlanarak, gazeteci kavramı ile bağımsızlık ve tarafsızlık unsuru arasında bir bağ kurulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı Şirkete ait … Gazetesinin spor bölümünde sayfa sekreteri olarak günlük maç, etkinlik ve spor haberlerini takip ederek spor sayfasını düzenlediğini, resim ve yazıları toplayıp spor sayfasına görsel son şeklini vererek baskıya hazırladığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacının 5953 sayılı Kanuna tabi çalışan olduğu kabul edilmelidir.
Buna karşın, Mahkemece davacının alacakları 4857 sayılı Kanun kapsamında hesaplanıp hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi gereğince hakim Türk Hukukunu resen uygular. Dolayısıyla uyuşmazlığın hangi yasa kapsamında ele alınıp alınmayacağını resen araştırmak ve uygulamak zorundadır.
Bu nedenle davacının tazminat ve alacaklarının 5953 sayılı Kanuna göre değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre davacı iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ettiğinden ispat yükü davacı üzerinde olup, Mahkemece aksi yönde değerlendirmeyle sonuca gidilmesi de hatalıdır.
Yine, yıllık ücretli izin alacağına da banka mevduat faizi işletilmesi isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.