Sonunda bu da oldu. Bilimsel açıdan Türklerin eskrime daha yatkın olduğu ispatlandı.
İlgili haberi aynen aktarıyorum. Yorumlarımı sonra paylaşacağım. Sadece şunu söyleyeyim: Bu kafa çok tehlikeli. Bilimi ırkçılığın hizmetine sunmak nazilerin, faşistlerin siyaseti idi. Türkiye’de hala bu akademik deformasyonun etkileri sürüyor ne yazık ki!
–————————————–
Türk sporcusunun at sırtında kılıç sallayan atalarından aldığı genetik özelliği sayesinde, eskrimde Avrupalı ve yabancı sporcularından daha hızlı hareket edip, çabuk karar verebildiği ortaya çıktı. Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı Müminhan Bilgin, ilk kez yapılan bilimsel bir çalışmayla Türk eskrimcisinin teknik olarak daha hızlı ve çabuk olduğunun ortaya konulduğunu söyledi. Yapılan ölçümlerde Avrupalı eskrimcilerin hamle süresinin 300 milisaniye olmasına karşın Türklerde bu sürenin 200 milisaniye olduğunun ortaya konduğunu söyleyen Bilgin, “Türkler genetik olarak eskrime daha yatkın.” dedi.
Dünya Eskrim Şampiyonası Antalya’da başladı. 83 ülkeden bin 100 sporcunun katıldığı şampiyonada sporcular epe, flöre ve kılıç dallarında mücadele ediyor. 39 yıl aradan sonra yeniden Türkiye’de düzenlenen şampiyona 8 Ekim’e kadar sürecek. Şampiyonanın olimpiyatlardan sonra düzenlenen en yüksek katılımlı organizasyon olduğu belirtildi. Türkiye de Dünya Eskrim Şampiyonası’nda 24 sporcudan oluşan milli takımla temsil ediliyor.
Şampiyonanın başlaması sebebiyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı Müminhan Bilgin, yapılan bilimsel çalışmayla Türk sporcusunun genlerinin eskrime yatkınlığını net olarak belgeledikleri bilgisini verdi. Federasyonlarının 1923 yılında kurulmasına karşın bugüne kadar Türk eskrimcilerinin teknik özellikleriyle ilgili bir çalışma yapılmadığına değinen Bilgin, kendilerinin bu alandaki ilk ve tek bilimsel araştırmaya imza attıklarını söyledi. Başkan Yardımcısı Ahmet Duvan’ın Türkiye’de ilk kez eskrim üzerine doktora çalışması yaptığını anlatan Bilgin, bunun sonucunda Türklerin atalarından aldıkları genetiksel özellik sayesinde bu spora daha yaktın olduklarını saptadıklarını bildirdi. “Sporcunun hamle süresini gösteren reaksiyon zamanı var. O zamanın salonlarda yapılan ölçümlerde 300 milisaniye olduğu görüldü. Türk eskrimcisinde yapılan ölçümlerde bunun 200 milisaniye olduğu ortaya çıktı. Yani biz çok daha çabuğuz. Bunun genetiğimizde olması gayet normal. Çünkü eskrim bir kılıç branşıdır. Bizim atalarımızın, at sırtında kılıç salladığını anlatmaya gerek yok.” diye konuştu.
Eskrimde hızlı karar verip çabuk hamle yapmanın başarılı olmanın temel şartı olduğuna vurgu yapan Bilgin, “Reaksiyon zamanı dediğimiz şey, hızlı karar verebilmek ve vücudun da buna cevap verebilmesidir. Bunun ikisinin bir arada olması başarı demektir. Bunun ikisinin bizde olduğunu zaten biz biliyoruz. Atalarımız, atın sırtında günlerce silah kullanmışlar. Çok önemli bir nokta bu. Bu noktadan yola çıktığımızda görüyorsunuz ki eskrim bizim genetiğimizde net bir şekilde var.” dedi.
Federasyonlarının 1923’te kurulmasına karşın, yapılan bilimsel çalışmayla Türk eskrimcisinin ilk defa teknik ölçümlerinin yapılarak ortaya konduğuna değinen Bilgin, sözlerine şöyle devam etti: “Türk eskrimcisinin fiziksel nitelikleri dünyadaki diğer sporcuların iki katı. Teknik olarak reaksiyon süresi daha hızlı. Çocuklarımız hiç çalışmasa bile dünyadakilerden ve Avrupalılardan daha çabuk. Ancak bizde çalışma programları eğitimin içinde gargaraya getirilmiş.” Dünyada eskrimcilerin günde 2,5-3 saatten, haftada 5 gün, olimpiyat sporcusunun ise günde 4 saat çalıştığına dikkat çeken Bilgin “Ortalama 15-20 saat çalışılması gerekirken, Türkiye’de eskrimcilerimiz haftada 5-6 saat çalışabiliyor. Öyle olunca hiçbir şey iyi gitmiyor. 1923’ten beri sütçü beygiri gibi aynı kısır döngüde durulmuş. Günde 1,5 saat, haftada 3 gün idman yapılarak çocuklarımız sürekli dünya arenasına çıkarılmış.” şeklinde konuştu.
Türk sporcusunun at sırtında kılıç sallayan atalarından aldığı genetik özelliği sayesinde, eskrimde Avrupalı ve yabancı sporcularından daha hızlı hareket edip, çabuk karar verebildiği ortaya çıktı. Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı Müminhan Bilgin, ilk kez yapılan bilimsel bir çalışmayla Türk eskrimcisinin teknik olarak daha hızlı ve çabuk olduğunun ortaya konulduğunu söyledi. Yapılan ölçümlerde Avrupalı eskrimcilerin hamle süresinin 300 milisaniye olmasına karşın Türklerde bu sürenin 200 milisaniye olduğunun ortaya konduğunu söyleyen Bilgin, “Türkler genetik olarak eskrime daha yatkın.” dedi.
Dünya Eskrim Şampiyonası Antalya’da başladı. 83 ülkeden bin 100 sporcunun katıldığı şampiyonada sporcular epe, flöre ve kılıç dallarında mücadele ediyor. 39 yıl aradan sonra yeniden Türkiye’de düzenlenen şampiyona 8 Ekim’e kadar sürecek. Şampiyonanın olimpiyatlardan sonra düzenlenen en yüksek katılımlı organizasyon olduğu belirtildi. Türkiye de Dünya Eskrim Şampiyonası’nda 24 sporcudan oluşan milli takımla temsil ediliyor.
Şampiyonanın başlaması sebebiyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanı Müminhan Bilgin, yapılan bilimsel çalışmayla Türk sporcusunun genlerinin eskrime yatkınlığını net olarak belgeledikleri bilgisini verdi. Federasyonlarının 1923 yılında kurulmasına karşın bugüne kadar Türk eskrimcilerinin teknik özellikleriyle ilgili bir çalışma yapılmadığına değinen Bilgin, kendilerinin bu alandaki ilk ve tek bilimsel araştırmaya imza attıklarını söyledi. Başkan Yardımcısı Ahmet Duvan’ın Türkiye’de ilk kez eskrim üzerine doktora çalışması yaptığını anlatan Bilgin, bunun sonucunda Türklerin atalarından aldıkları genetiksel özellik sayesinde bu spora daha yaktın olduklarını saptadıklarını bildirdi. “Sporcunun hamle süresini gösteren reaksiyon zamanı var. O zamanın salonlarda yapılan ölçümlerde 300 milisaniye olduğu görüldü. Türk eskrimcisinde yapılan ölçümlerde bunun 200 milisaniye olduğu ortaya çıktı. Yani biz çok daha çabuğuz. Bunun genetiğimizde olması gayet normal. Çünkü eskrim bir kılıç branşıdır. Bizim atalarımızın, at sırtında kılıç salladığını anlatmaya gerek yok.” diye konuştu.
Eskrimde hızlı karar verip çabuk hamle yapmanın başarılı olmanın temel şartı olduğuna vurgu yapan Bilgin, “Reaksiyon zamanı dediğimiz şey, hızlı karar verebilmek ve vücudun da buna cevap verebilmesidir. Bunun ikisinin bir arada olması başarı demektir. Bunun ikisinin bizde olduğunu zaten biz biliyoruz. Atalarımız, atın sırtında günlerce silah kullanmışlar. Çok önemli bir nokta bu. Bu noktadan yola çıktığımızda görüyorsunuz ki eskrim bizim genetiğimizde net bir şekilde var.” dedi.
Federasyonlarının 1923’te kurulmasına karşın, yapılan bilimsel çalışmayla Türk eskrimcisinin ilk defa teknik ölçümlerinin yapılarak ortaya konduğuna değinen Bilgin, sözlerine şöyle devam etti: “Türk eskrimcisinin fiziksel nitelikleri dünyadaki diğer sporcuların iki katı. Teknik olarak reaksiyon süresi daha hızlı. Çocuklarımız hiç çalışmasa bile dünyadakilerden ve Avrupalılardan daha çabuk. Ancak bizde çalışma programları eğitimin içinde gargaraya getirilmiş.” Dünyada eskrimcilerin günde 2,5-3 saatten, haftada 5 gün, olimpiyat sporcusunun ise günde 4 saat çalıştığına dikkat çeken Bilgin “Ortalama 15-20 saat çalışılması gerekirken, Türkiye’de eskrimcilerimiz haftada 5-6 saat çalışabiliyor. Öyle olunca hiçbir şey iyi gitmiyor. 1923’ten beri sütçü beygiri gibi aynı kısır döngüde durulmuş. Günde 1,5 saat, haftada 3 gün idman yapılarak çocuklarımız sürekli dünya arenasına çıkarılmış.” şeklinde konuştu.
Yorumunuzu Paylaşın