Bir okuyucum, Türkiye Eskrim Federasyonu’nun kampları ve milli takım seçimlerine ilişkin görüşlerini paylaştı.
– – – – – – – – – – – –
“Milli rezalet!
Kamp diye yaptıkları, antrenör diye çağırdıkları, milli takım seçimi için uydurdukları… Hepsi birer milli felaket.
Kondisyon kampı diye Uludağ’da yapılan kamp hazır olan sporculara basit, kondisyon çalışmamış olanlara da ağır geldi. Teknik kamp diye Aksaray’a giden sporcular boşuna zaman harcadı. Burak Babaoğlu kaç ders aldı mesela? Ona dersi kim verdi? O antrenör Burak’ı çalıştırmaya yeterli mi? Bayan kılıççılar kaçar ders aldılar? Zaten seçmeye katılmadan direkt takıma giren sporcular seçmelerin yapıldığı günlerde aylak aylak etrafta dolanmadılar mı?
Antrenör diye çağırılanlar zaten ortada. Cengiz Çiçekçioğlu dışındaki tüm antrenörler teknik kurul üyesi, yani antrenörleri seçen de onlar. Yani kendi kendilerini bu göreve layık gördüler. Metin Peki neden Cengiz Çiçekçioğlu? Aday kadroda sporcusu mu var? Ya da neden Metin Tapan? Sporcu mu var? Yok! Ama antrenörler. Daha da vahimi antrenör diye kendini orada olmaya haklı gören Teknik Kurul üyeleri Süleyman Karakurt ve Osman Yalçın sporun içinde geçirdikleri bunca yıldan sonra henüz sporun “s”sini idrak edemediklerini göstermeye devam ediyorlar. Utanmadan, sporcuların gözü önünde seçmeye katılan sporculardan kendi sporcularına taktik vermekten geri kalmıyorlar. Ayıp be ayıp! Bi de yetmezmiş gibi seçmelerde kendileri hakemlik yapıyor. Hadi gel de onların sporcusu olmadan gir şu takıma. Kabahat onlarda değil, onlara güvenip teknik meseleleri ve milli takımları onlara emanet edenler de. Onlar da sporun “s”sinden anlamadığı için ortada yadırganacak hiçbir şey YOK!
Daha seçmeler başlamadan hocalara soruldu: Seçme sonunda puanlar eşit olursa ne olacak diye? Cevap aynen şu: O 1000’de 1 ihtimal, biz hesapladık olmasına imkan yok, olursa onu olduğu zaman düşünürüz. Anlaşılan matematikten de anlamıyorsunuz. Hani olmazdı? Oldu işte! Erkekler flörede oldu. Sonra da bir tane daha 15 tuşluk maç yapın kazananı alacağız dendi. Çocuklar sabahtan öğleden sonraya kadar stres içinde maç yaptılar, sonuç eşit çıkınca da 3 gün boyunca oynanan pulleri bir kenara bırakın daha evvel klasmanda oluşmuş puan farkını ve daha evvel uygulanan yaşı küçük olanı tercih etme kriterlerini bir kenara iterek eski köye yeni bir adet daha getirdiler. Herhalde evvelden oluşmuş klasmana veya yaş kriterine bakmak üzerinde pek durulmamıştır çünkü öyle olsaydı Osman Yalçın’ın sporcusu Ali DAğdevirentürk milli takıma giremezdi.
Yazıklar olsun sizin gibi Türk sporunu idare edenlere, yazıklar olsun böyle plansızlığa programsızlığa.
Program demişken de: diyelim ki ben Dünya Şampiyonası’nda mücadele edeceğim. Bu kadroda gençler yaş grubundan bir sürü sporcu var. Sen eyyy federasyon, gidip bu yılın en önemli şampiyonasından 1 hafta önce (kimi branşlar için 3-4 gün önce) Gençler Türkiye Şampiyonası organize edersen bu sporcuların konsantrasyonları ağırlıklı olarak nereye kayar? Madem çok spordan anlıyorsunuz, çok iyi yönetiyorsunuz hadi buna cevap verin. Eğer gençlerde elle tutulur bir derece elde edemezse, mevcut müsabaka adetleri ve verdiği puanlar göz önünde tutulduğunda o sene o sporcunun gençler milli takım şansı bir hayli azalmayacak mı? Milli rezaletsiniz!!!”
Yorumunuzu Paylaşın